Şuuraltımıza Kazınan Yalanlar

Filmlerden bahsediyorum. Hollywood filmlerinden… Hani hemen her filmde ortak olan bazı sahneler vardır ya, yalandan kastım da o. Siz alanı biraz daha genişletip yazarları da kapsama alanına alabilirsiniz:

– Genelde yazılarda ve filmlerde kör olanlar, “hayatlarının karardığından” veya “her yerin siyahlaştığından” bahsederler. Zannederiz ki gözü görmeyen insanlar bir manada bizim karanlıkta gördüğümüz şekilde etraflarını görürler.

Külliyen yalandır. Karanlık algısı, pozitif bir algıdır. Yani beyne hiç algı gitmediği zamanlarda değil, ancak “karanlık algısı” gittiği zamanlarda karanlık görme oluşur. Körler karanlık görmezler, onlar hiç bir şey görmezler. Bir duyuları tamamen yoktur yani. Bu özellik, körler için faydalıdır da üstelik. Sürekli karanlık görselerdi, sürekli, beynin görme merkezleri uyarılır ve bu da, beyinlerini sürekli meşgul ederdi.

Anlayacağınız gibi, bu klişe replikler, “gören” yazarların dramatizasyonundan ibarettir.

– Filmlerin esas oğlanları, genellikle filmin belki 10 yerinde ölümle karşı karşıya gelirler. Bu esas oğlanlar eğer eğitimli gençlerse, bıçak-silah kendilerine vız gelir, her durumdan kurtulmayı başarırlar.

Normal şartlarda bıçakla saldıran bir şahıstan, yanınızda ateşli silah bulunsa bile kurtulmanız çok zordur. Elinde döner bıçağı olan bir şahsa karşı reaksiyon verebilmek için en az 6 metre uzağında olmanız gerekir ki, bu pek çok durumda imkansızdır.

85 polis memuru üzerinde yapılan bir deneyde, memurlar bir yere götürülmüş ve orada kendilerine saldıracak olan bıçaklı deney yardımcılarından korunup korunamayacakları ölçülmek istenmiş. Bıçaklı şahıslar kamuflaj kıyafetleri giymiş ve her polis yaklaştığında “Seni öldüreceğim pislik!” diyerek polislere saldırmışlar.

Sonuç enteresan: 85 polisin 3’ü kendilerine saldırıldığını bıçaklı şahıs yanlarına geldiğinde fark etmişler. 10 polis bunlar kadar da şanslı değilmiş. Ancak bıçak süsü verilmiş aletle kendilerine dokunulduğunda bıçaklı adamları fark edebilmişler. Polislerin 75’i senaryo bitene kadar bıçakla saldırıldığını fark etmemişler bile. 85 kişinin yalnızca biri kendini savunabilmiş.

Eğer uzakdoğu sporlarıyla, bıçaklı veya silahlı kişilerden, hani filmlerdeki gibi, korunabileceğinizi düşünüyorsanız hemen unutun gitsin. Uzakdoğu sporları 1 faktörü her zaman gözden kaçırırlar: Karşınızdakinin sinirini. Saldıran şahıs asla yavaş hareketlerle yanınıza gelip bıçağı bir kere savurup durmaz. Hızla yanınıza gelir, bıçağı defalarca kontrolsüzce savurur. Onun yapacağı hareketleri bilmeniz neredeyse imkansızdır çünkü yapana kadar genelde kendisi bile bir sonraki adımının ne olacağını bilmez.

– Filmlerin en çarpıcı noktaları kavga edenlerden birinin diğerine attığı tekmeyle, diğerinin duvara uçmasıdır. Bu esnada kendisi yerinden kıpırdamaz bile.

Bulunduğumuz fiziksel koşullar buna izin vermezler. Eğer bir insanı duvara kadar uçurabiliyorsanız, siz de uçmayı öğrenmelisiniz. Çünkü muhtemelen rakibiniz duvara vurduğunda siz de ters yöndeki duvara vurursunuz.

Devamı başka bir yazının konusu olsun.

İbrahim

Hekim. Yazar, beğenirse çevirir, kod yazarak eğlenir. 2002'den beri internette yazıyor.

Sevebilirsin...