Manzara muhabbeti

Manzara muhabbeti

Önceki sabah RSS okuyucumdaki yabancı web sitelerinden birine eklenen bir yazı dikkatimi çekti: Gökyüzünde “gülen yüz” ifadesinin görüleceğinden bahsediyordu.

Acı gerçeği peşinen söyleyeyim: Astronomiden pek anlamam. Ortaokulda ve lisede ne gördüysek o kadarını hatırlıyorum. Kafa kağıdım hafiften eskimeye başladığına göre, bu bilgilerin de bir kısmı geçen zaman içinde değişmiş olabilir. Yahut ben hatırlayamadığım yerleri uyduruyor olabilirim.

Ama bununla birlikte, uzay çalışmalarıyla ilgili haberler yayınlayan web sitelerini de heyecanla takip ederim. Hangi uzay gemisi ne zaman yola çıkacak, mürettebatı kaç kişi olacak, benzini nereden alacaklar… az çok fikir sahibi olurum. “Bu ne perhiz…” demeyin sakın. Az bildiğiniz konularda bir şeyler okumak, iyi bildiğiniz konuları okumaktan daha zevkli oluyor. Eski VHSlerin kafa temizleme kasetleri gibi bir bakıma. İşinizin tam orta yerinde kel alaka bir cümle: “Endaveour 2 gün geç dönecekmiş”.

“Mala davara zararı yok.” diyor, keyifle işinize dönüyorsunuz. “Bak başkalarının da kendilerine göre problemleri var” diye geçiyor belki de şuuraltınızdan. Tavsiye ederim. İşe yarıyor.

gökyüzünde gülen yüzNeyse sadede gelelim. Efendim haberin özü şu: 01.12.2008 tarihinde (Geçtiğimiz Pazartesi günü) Ay ile Venüs ve Jüpiter gezegenlerinin, Dünya’dan birbirlerine çok yakın görünecekleri bir hat üzerinden geçmeleri bekleniyordu. Bu yakınlaşma tek başına bile ilgimi çekebilirdi belki ama, haberde enteresan bir bilgiye daha yer veriliyordu: Bu 2 gezegenin, hilal şeklinde görülen Ay’ın hemen yukarı çaprazında bulunmaları bekleniyordu. Zihninizde canlandırabildiniz mi bilmiyorum, ancak tarifini yapmaya çalıştığım bu şekil, webde sıkça kullandığımız meşhur “gülen yüz” ( 🙂 ) sembolüne çok benziyor (Yandaki şematize resimde, bahsettiğimiz gülen yüz sembolü görülüyor). Venüs sol gözün, Jüpiter ise sağ gözün yerinde.

Haberi okuyunca heyecanlandım tabi. Fotoğrafçılık tutkum depreşti; bu enteresan manzarayı kaçıramazdım. Bir elimle ufaktan fotoğraf makinesine hamle yapmaya başlamıştım ki, haberin nasıl atladığımı anlayamadığım kelimesini fark ettim: Avustralya.

Evet, “gülen yüz” yalnızca Avustralya’dan görülebilecekti. Fotoğraf mevzusu hayal olmuştu artık.

Aslında bu, atlanabilecek bir bilgi değildi. Çünkü astronomik olayların çoğu, kutuba yakın bölgelerde daha sık gözleniyor. “Bu gece Ay tutulması bekleniyor!” cümlesini,“Aaa… Türkiye’den görülemeyecekmiş” cümlesi takip ediyor çoğu zaman. İnsan bazen, Avustralyalılar ile Yeni Zelandalıların hep gökyüzüne bakarak dolaştıklarını sanıyor. Ne de olsa sıklıkla gökyüzünde görülebilecek bir değişlik oluyor oralarda.

Neyse. Bu hayal kırıklığının ardından olayı unutmuşum. O akşam tesadüfen camdan dışarıya baktığımda, hilali ve hilale çok yakın 2 beyaz noktayı görünce haberi yeniden hatırladım. Evet, haber haklıydı: Gerçekten de Türkiye’den görülen manzara “gülen yüz”e benzemiyordu. Jüpiter biraz daha uzakta görülüyordu.

Ancak Türkiye’den görülen manzara daha muhteşemdi. Venüz, hilalin iki ucu arasında yerleşmişti. Gökyüzünde adeta bir Türk bayrağı yer alıyordu!

“Vaovvv…” nidamın ardından, konuyu eşe dosta bildirmek ve fotoğraf makinemi almak üzere camdan uzaklaştım. Ancak ne yazık ki amacıma ulaşamadım. Yanıma topladığım insanlarla birlikte balkona çıktığımızda, yalnızca hilal belli belirsiz seçiliyordu, Venüs gözden kaybolmuştu. Bulutlar manzaramızı kapatmışlardı!

Hasılı önceki günüm, anlık heyecanlar ve sonrasında gelen moral bozuklukları ile geçti. Dünkü gazetelerden, bu manzaranın 60 yılda bir görüldüğü bilgisine ulaştım.

… ve 60 yılda bir görülebilecek, muhtemelen çoğunuzun göremediği bu manzaradan bahsetmek istedim.

Tarihe bir not… İşte öyle.

Bu yazıda konunun ilmî yönünü bulmayı bekleyen okurlarımız kusura bakmasınlar. Araştırmacı yazar kimliğimi bugün sanıyorum evde unutmuşum.

İşte gökyüzünde Türk bayrağı:

gökyüzünde Türk bayrağı

Sevebilirsin...