Sovyetlerin Gizli Dünya Haritası

Takvimler 1945’in Temmuz ayını gösterdiğinde İkinci Dünya Savaşı’nın kazanan tarafının koalisyon liderleri Avrupa’nın gidişatına karar vermek için biraraya geldi. Birleşik Devletler başkanı Harry Truman, İngiltere Başbakanı Winston Churchill ve Sovyet Rusyasının lideri Joseph Stalin; Almanya’nın Potsdam eyaletinde buluştu. Savaşta aynı tarafta bulunan üç isim, Avrupa’nın geleceği konusunda aynı görüşe sahip değildi. Görüşmeler dostane geçmiş görünse de Dünya Savaşı yerini soğuk savaşa bırakıyordu.

Soğuk Savaş döneminde Sovyet ordusu, Batı’da yakın zamanda ortaya çıkan gizli bir haritalama programı oluşturdu. Askeri haritacılık uzmanları, bütün dünyayı içine alan yüz binlerce harita hazırladılar ve bu haritaları Dünya üzerindeki her yerin arazisi ve altyapısı hakkında ayrıntılı notlarla doldurdular. Bu yazımızda, dünyanın şimdiye kadar gördüğü en büyük haritalama girişimlerinden birine yer veriyoruz.

Afganistan’ın Sovyet haritalarına, yılın, belirli dağ geçişlerinin karsız ve seyahat için kabul edilebilir olduğu dönemlerini içerecek şekilde detaylandırılmış. Çin’in haritaları ise, yerel bitki örtüsü ve belirli bir bölgedeki kuyuların su içmek için güvenli olup olmadığı konusunda notlar içeriyor.

The Red Atlas, Sovyet haritalarını derinelemsine inceliyor.

Sovyetler, kartografide oldukça ileriydi. Yaptıkları haritalarda, Amerikan şehirlerini de, aynı çağın Amerikan yapımı haritalarında bile görünmeyen bazı askeri binalar da dahil olmak üzere dikkat çekici ayrıntılarla bezemeyi başardılar. Bu haritalar, inşaat malzemeleri ve köprülerin taşıma kapasitesi üzerine notlar içermektedir ki, bu bilgilerin, birileri gidip yapıları yerinde görmeden bilinmesi neredeyse imkansızdır.

Bu gizli Sovyet askeri projesi hakkında bilinen şeylerin çoğu, haritaları incelemek için on yıldan fazla zaman harcayan İngiliz harita meraklısı John Davies ve bir coğrafyacı olan Alexander Kent tarafından yakın zamanda yayınlanan The Red Atlas isimli kitapta özetlendi.

1940’lı yıllardan başlayarak Sovyetler; dünyayı 1100 parçada inceleyen bir dizi küçük ölçekli haritadan, transit duraklarını ve Pentagon da dahil önemli binaların ana hatlarını ayrıntılı olarak görebileceğiniz bir dizi şehir haritasına kadar uzanan 7 farklı ölçekte dünyayı haritalandırdı. Kaç kişinin bu dev kartografik girişimde yer aldığını söylemek imkansız; ancak araştırmacılar, haritacılar ve muhtemelen casuslar da dahil olmak üzere binlerce kişinin bu çalışmaya katkı sağladığını tahmin etmek yerinde olur.

Bu haritaların çoğu “gizli” olarak sınıflandırılmış, kullanımları belirli askeri görevlilerle sınırlandırılmıştı. Demir Perdenin arkasında, sıradan insanların doğru haritalara erişimi yoktu. Kamu kullanımına açık olan haritalar kasıtlı olarak hükumet tarafından çarpıtılmıştı ve bir düşmanın kötü ellerine düştüklerinde yararsız olmaları amacıyla herhangi bir önemli ayrıntı içermiyorlardı.

1975’e ait bir haritada Pentagon’ın çevresi detaylı olarak görülüyor.

Davies ve Kent, haritaların dijital öncesi bir Wikipedia olduğunu ve Sovyetlerin belirli bir yer hakkında bildikleri her şeyin adeta bir deposu olduğunu savunuyorlar. Soğuk Savaş döneminde ABD ve İngiliz askeri ve istihbarat teşkilatları tarafından yapılan haritalar, belirli stratejik ilgi alanlarına odaklanma eğilimindeydi. Bunun zıddına; Sovyet haritaları, genişlik ve yol koşulları gibi çok sayıda stratejik bilgi içermektedir; ancak belirli alanlardaki evlerin ve işletmelerin tipleri ve sokakların yeşilliklerle kaplı olup olmadığı gibi askeri haritalar için olağan dışı ayrıntılar da içerirler.

Ulaştırma ağları, enerji santralleri ve fabrikalar hakkındaki ayrıntılı notlar, Sovyetlerin altyapı takıntısına işaret ediyor. Davies ve Kent, haritaların istilaya rehberlik etmek için dizayn edilmediği, dünyayı ele geçirme hedefinde olan bir devletin yol haritası olarak kullanacağı bir kaynak olarak görüldüğü kanısındalar. “Komünizmin hakim olacağı ve doğal olarak SSBC’nin hükmeden olacağı konusunda bir varsayım vardı”, diyor Davies.

Sovyet ordusunun bu haritaları nasıl oluşturduğu hakkında çok az şey biliniyor, ancak ellerine geçirdikleri her bilgiyi kullandıkları görülüyor. Bazılarının elde edilmesinin nispeten kolay olduğu biliniyor. Örneğin ABD’de, Amerika Birleşik Devletleri Jeoloji Araştırmaları Kurumu (USGS) tarafından yapılan topografik haritalar halk erişimine açıktı (Efsaneye göre Washington’daki Sovyet elçisi, yeni haritalar olup olmadığını kontrol etmek üzere kuruma düzenli olarak birilerini gönderirdi). Gizli bilgileri elde edebilmek içinse daha çok çalışmaları gerekiyordu.

1980’e ait bir San Diego haritasında (SOL), askeri yapıların USGS’nin 1979’a ait haritasına göre (SAĞ) çok daha detaylı işaretlendiği görülüyor.

San Diego haritasındaki bu ek ayrıntı, 1962’de ilk casus uydusunun fırlatılmasından sonra Sovyetlerin erişebildiği uydu görüntülerinden gelmiş olabilir. Veyahut doğrudan yeryüzündeki kaynaklardan gelmiş olmaları da ihtimaller dahilinde. Bir kanıya göre Ruslar, İsveç haritalarını Sovyet elçiliğinde çalışan diplomatlar tarafından elde edilen ayrıntılarla zenginleştirdi. Bu diplomatlar, her ne hikmetse stratejik ilgi alanlarının yakınında temiz hava almaya çıkıyor ve yerel inşaat işçileriyle dostça konuşmalar yapma imkanı buluyordu. 1982’de Stockholm yakınlarındaki bir sahilde böyle bir konuşma, İsveç savunma mayın tarlaları hakkında bilgi sızdırılmasına yol açtı ve bu o civarda gizlenen bir İsveç karşı-istihbarat ajanın sohbete kulak misafiri olmasından sonra Sovyet casusunun sınır dışı edilmesine yol açtı.

Sovyet haritalarının Batı’ya tam olarak nasıl ulaştığı, hassas bir mevzudur, haritaların ana vatanlarını terk etmeleri asla istenmemişti ve hiçbir zaman resmi olarak gizlilikleri kaldırılarak halka açıklanmadılar. 2012’de emekli bir Rus albay, casusluk suçlamalarıyla görevinden alındı ve ülke dışına harita kaçakçılığı yaptığı için 12 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Kitabı araştırırken, Kent ve Davies, haritalar üzerinde çalışan eski askeri haritacılardan bazılarıyla konuşmayı umuyorlardı, ancak konuşacak kimseyi bulamadılar.

SOL: Letonya’da Aivars Beldavs harita sahafında satışta olan Sovyet haritaları.
SAĞ: Harita araştırmacıları. Soldan itibaren: Alexander Kent, Martin Davis, John Davies, David Watt ve John Cruickshank.

1980’lerin sonunda Sovyetler Birliği bölündüğünde, haritalar uluslararası harita satıcılarının kataloglarında görülmeye başlandı. Merkez Asya, Afrika ve diğer gelişmekte olan yeryüzü alanlarının eşi benzeri olmayan Sovyet haritalarını almaya en hevesli müşteriler, telekomünikasyon ve petrol şirketleriydi. Ücra bölgelerde çalışan yardım grupları ve bilim adamları da sıklıkla onları kullandı.

Soğuk savaş döneminde yaşayan biri için, düşman gözünden tanıdıkları yerlere ait bilmedikleri Kiril alfabesi ile yazılmış haritaları görmek biraz ürpertici olabilir. Buna rağmen, Sovyet haritaları modern standartlarla bile tuhaf bir şekilde çekici ve çok iyi hazırlanmış yapılarıyla, incelenmeyi hak ediyorlar.


Fotoğraflar, Wired ve National Geographic‘ten alındı.

Kaynak: National Geographic

Sevebilirsin...