Rakunlar Hakkında 10 Yararlı Bilgi
Rakunlar, eviniz ister ağaçlar isterse gökdelenlerle çevrili olsun, sakin hayatınızın bir parçası olabilirler. Onlar, kırsal ve kentsel alanları, farklı iklim koşullarında işgal eden, Amerika’daki en uyumlu yaratıklardan biridir. İşte küçük maskeli haydutlar hakkında bilmediğiniz bazı şeyler.
1. İSİMLERİ, BENZERSİZ ELLERİNDEN GELMEKTEDİR
Bahçeleri, soğutucuları veya çöpleri parçalayabildiklerinden, rakunlar doğadaki nadir bulunan becerikli ellere sahiptir. Yerli Amerikalılar olağandışı pençelerini ilk fark edenlerdi. Rakun kelimesi, Powhatan dilindeki aroughcun kelimesinden geliyor. Anlamı ise, “elleri ile kazıyan hayvan”. Aztekler de, rakunu adlandırırken benzer bir yönde ilerledi. Mapachitli veya “her şeyi elinde tutan” olarak adlandırdılar. Bugün mapache, İspanyolca’da “rakun” anlamına geliyor.
2. BİR ÇOK VARYASYONLARI VARDIR
Kuzey ve Güney Amerika’ya özgü altı rakun türü vardır. En tanınanı Procyon lotor, Birleşik Devletlerde yaşayan en yaygın rakun türü. Rakunların diğer çeşitleri güneyde, genellikle tropik adalarda yaşamaktadır.
3. MASKELERİ SADECE GÜZELLİK SAĞLAMAZ
Rakunlar, gözlerinden aşağı düşen siyah lekeler sebebiyle yüzyıllar boyunca öykülerde hırsız ya da hileci figür olarak gösterildi. Ancak ünlü siyah maskeleri sevimli haydutlara benzetilmelerinden fazlasını yapar; maskeleri net görmelerine yardımcı olur. Siyah kürk, sporcuların gözlerinin altına sürdüğü siyah boya gibi iş görür: Koyu renk, içeri giren ışığı absorbe eder, aksi halde gözlerine yansıyarak gözü kamaştırır ve görüşlerini engeller. Rakunların en aktif oldukları dönem olan geceleri, çevresel ışığın az olması, odak noktalarındaki objelerin kontrastını daha iyi ayırt edebilmelerine yol açar, ki bu da karanlıkta görmek için şarttır.
4. BEYAZ SARAY’DA YAŞAYANI DA OLMUŞTUR
Beyaz Saray’da Şükran Günleri başlangıç yemeğinin evcil hayvanlardan biriyle yapılması sıra dışı bir şey ama bu başkanlığı süresince Calvin Coolidge’le birlikte yaşayan Rakun Rebecca’ya has bir durumdu. O zamanlar, rakun eti, Amerika’daki yemek masalarında son derecede nadir görülen bir manzara değildi. Ama Coolidge; bu sevimli yaratıkla tanıştığında, onu akşam yemeği olarak kullanmaktan çok, sahiplenmekle daha fazla ilgilendiğine karar verdi. Rebecca kısa sürede ailenin bir parçası oldu.
5. İNSANLAR SEBEBİYLE, YERYÜZÜNÜN HER TARAFINA YAYILDILAR
İlk rakunlar 1920’li yıllarda kürkleri için kullanılmak üzere Avrupa’ya ihraç edildi. Kazara bir bombalama ve yerel yaban hayatınlarını renklendirmek isteyen bazı sıkılmış çiftçiler sayesinde, birçok rakun kaçtı ve vahşi doğada yeni bir nüfus oluşturdu. Bugün Avrupa’da rakunlar istilacı bir tür olarak kabul edilmektedir.
Hayvanların varlığı Japonya’ya bile ulaştı. Onların buradaki yolculukları daha iyi bir başlangıca sahipti: 1970’lerde, Japon çocukları, sevimli animasyon karikatür yıldızı Rakun Rascal’a kafayı takmışlardı. Çocuklar, kendi ailelerinden bir hayvan sahiplenmeyi talep ettiler ve bu noktada Japonya ayda 1500’e yakın rakun ithal etmeye başladı. Doğal olarak, bu hayvanların bir çoğu, ailelerin onlarla iyi bir şekilde ilgilenmeleri mümkün olmayacak kadar fazla büyüdüklerinde vahşi doğaya geri döndü. Japonya’da o zamandan beri rakun ithalatı ve sahibi olmak yasaklandı, ancak ilk baştaki nüfus patlamasının torunları, ülkenin 47 bölgesinin 42’sine yayılmış durumda.
6. NÜFUS PATLAMASI
Rakunlar, insanların çoğalmasından gerçekten yararlanan nadir türler arasındadır. Kuzey Amerika’daki popülasyonları geçtiğimiz birkaç on yıl içinde patladı ve bu, hayvanların doğal ortamının çoğunun tahrip olmasına rağmen oldu. Rakunlar kırsal, kentsel ve banliyö ortamlarında gelişecek kadar değişken olabilir. Ormanlarda rakunlar kuşları, böcekleri, meyveleri, kabuklu yemişleri ve tohumları yerlerken; yerleşim alanlarında çöp ve evcil hayvan yiyecekleri için çöp toplarlar. Bazı rakunlar, insan nüfusunun yoğun olduğu bölgelerdeki yiyecekleri toplar, daha sonra gün içinde uyumaya çekilirler. Diğerleri, hem terk edilmiş hem de meskun binaları evleri olarak kullanır.
7. LABORATUARLARDA NEREDEYSE SIÇAN YERİNE RAKUNLARI KULLANACAKTIK
20. yüzyılın başlarında, rakunlar hayvan deneyleri için tercih sebebi olmaya hazırdı. Bilim adamlarına göre en meraklı ve zeki hayvanlardan biriydi, bu da karşılaştırmalı psikoloji çalışmaları için açık ara bir farkları oldukları anlamına geliyordu. Rakunlar, bu yüzyılın başında çeşitli psikoloji deneylerine konu olmuş olsalar da, uzun süre laboratuvarlarda kalmadılar. Sıçanların aksine, çok sayıda ürüyorlardı ve bakımları zordu. Ayrıca kafeslerini ve araştırmacıların ellerini kemirmeye ve havalandırma deliklerine saklanmaya yönelik sinir bozucu eğilimlere sahiptiler. Bir araştırmacının evcil bir hayvan türü olarak üretme planına rağmen, laboratuarlardaki gelecekleri mümkün olamadı.
8. ELLERİYLE GÖRÜRLER
Hayvanların çoğu avlanmak için görme, ses ya da koku duyularını kullanırken, rakunlar aradıklarını bulmak için dokunma duyularına güvenirler. Onların ön pençeleri inanılmaz derecede beceriklidir ve arka pençelerinden yaklaşık dört kat daha fazla duyusal reseptör içerir – insan elleriyle ayakarı arasındakine benzer şekilde… Bu da, nesneleri görmeden ayırt edebilmelerine olanak tanır ve gece beslenirken hayati önem taşır. Rakunlar, bir şeylerin üzerine su serpmek sayesinde dokunma duyularını arttırabilirler. İnsanlara göre bu, hayvanların yiyeceklerini yıkamaları olarak anlaşılabilir; fakat pençelerini ıslatmalarındaki amaç aslında sinir uçlarını uyarmaktır. Bir insanın gözleri için ışık ne ise, rakunların elindeki su da odur: Daha fazla duyusal bilgi verir ve aksi takdirde daha iyi hissetmeleri olanaksızdır.
9. SORUN ÇÖZMEDE BECERİKLİDİRLER
Rakunlara bir bulmaca verin ve yiyecek söz konusu olduğu sürece, muhtemelen onu çözmek için bir yol bulacaklardır. Bu özelliklerini sadece bir defalığına bahçelerde ve kamplarda değil, laboratuarlarda da kanıtlamışlardır.
10. ŞEHİR RAKUNLARI TAŞRALI AKRABALARINA GÖRE DAHA ZEKİ OLABİLİR
Rakunlar bilim adamları tarafından akıllı yaratıklar olarak zaten kabul edilir, ancak şehir sakinlerinin yerel örneklere göre özel kurnazlık seviyelerine ulaştığı fark edildi. Bunun nedeni, kentsel rakunların düzenli olarak insan yapımı engelleri aşmak zorunda kalmaları olabilir. Toronto’daki York Üniversitesi’ndeki bir psikolog ve biyolog olan Suzanne MacDonald, şehir rakunlarını GPS tasmaları ile donattığında, büyük kavşaklardan kaçınmayı öğrendiklerini gördü. İkinci bir deney, insanların çevresinde yaşamaya adapte olan rakunların, yaşanan problemleri daha rahat çözebildiklerini göstermiştir. MacDonald, kentsel ve kırsal alanlarda yiyecek içeren çöp kutularını dikti. İş kapağı açmaya geldiğinde, taşralı rakunlarının çoğu her seferinde başarısızken, şehir rakunlarının çoğu bunu çözebildi.