Hissedilen hava sıcaklığı nasıl ölçülür?

Kış mevsiminde daha bir dikkatli takip edilen Hava Durumu programlarında, hava durumu tahminlerini dinlerken, sıklıkla “Hissedilen hava sıcaklığı” diye bir kavramdan bahsedildiğini duyarız: “İstanbul’da hava sıcaklığı 10 derece. Hissedilen hava sıcaklığı ise 2 derece” gibi…

Hava sıcaklığını termometre ile ölçmesini ilkokuldaki Hava civa kolunda bile becerebildiğimiz için, günlük sıcaklık ölçümlerini dinlemek bizi çok da şaşırtmaz. Ancak “hissedilen hava sıcaklığı” da nedir sahi? Bunu ölçen özel bir alet mi vardır; yoksa hassas bir kaç amcamız, kendilerini sokaklara atarak, “hissettikleri” sıcaklıkları mı söylemektedirler Meteoroloji’ye?

İkisi de değil. İsterseniz önce biraz, “hissedilen hava sıcaklığı” kavramından bahsedelim:

Bildiğiniz gibi kışın rüzgarlı havalarda daha kolay üşünür. Çünkü vücudumuzun açık yüzeyiyle temas eden rüzgar, derimizden sıcaklık kaybetmemize yol açar. Rüzgarın hızı arttıkça, kaybedilen sıcaklık miktarı da artacaktır. İşte bu sebeple “hissedilen hava sıcaklığı”, hava sıcaklığından farklı bir değerdir ve rüzgarın hızıyla ciddi oranda değişikliğe uğrar.

Bunu ölçmek kimin fikri?

1940 yılında Antarktika’da araştırmalar yapan kaşif ve coğrafyacı Paul Sipple ve Charles Passel’ın bu konudaki ilk çalışmaların altında imzaları olduğunu söylemek yanlış olmaz. İki araştırmacı, çalıştıkları istasyonun dışına su dolu kaplar bırakarak, değişik rüzgar hızlarında suyun hangi hızla donduğunu ölçmeye çalışırlar. Bu deneylerden peş peşe yüzlercesini yaptıktan sonra, ellerinde rüzgarın donmaya etkisinde dair pek çok bilgi birikir.

Ancak ikilinin bu çalışmalarının amacı, hava durumu sunucularının halkı korkutmak için heyecanlı ses tonlarında söyleyebilecekleri sıcaklık değerleri tespit etmek değildir. Zaten ilk çalışmalarında kullandıkları ölçü birimi de derece değil, watt/metrekare‘dir.

Ancak kolayca anlayabileceğiniz gibi, bu ölçü birimi, bilim adamları dışında kimsenin ilgisini çekmez. Hava durumlarında bir süre bu kavram, 3-4 haneli sayılarla ifade edilir. Ancak ilgi çekmesi için azıcık allanıp pullanmalı, bilindik bir şeylere çevrilmelidir.

Öyle de yapılır. 1970’li yıllarda Amerikan televizyonlarında ilk defa “hissedilen sıcaklık” sözü kullanılmaya başlanır.

Hissedilen sıcaklığın, ölçülen sıcaklıktan daha düşük olması halinde bu sıcaklığa “üşütme sıcaklığı” da denilmektedir.

“Üşütme Sıcaklığı” nasıl ölçülür?

Diyelim ki, kendi kendinize bu sıcaklığı ölçmek istediniz. Bunu nasıl yapabilirsiniz? Yanınızda termometre, rüzgar ölçer ve hesap makinesi varsa, “üşütme sıcaklığı”nu bulmak çocuk oyuncağı (!). 2001 yılından sonra kullanılmaya başlayan yeni formüle göre:

Üşütme Sıcaklığı = 13.112 + 0.6215 Ta -11.37 V0.16 + 0.3965 Ta V0.16

Formülde V kilometre/saat cinsinden rüzgar hızını, Ta ise derece Celcius cinsinden hava sıcaklığını gösteriyor.

Bu formülü Siple ve Passel mi buldu?

Hayır. Formül yıllar içerisinde değişikliklere uğradı. En son olarak 2001 yılında Amerikan National Weather Service tarafından, yukarıda yazdığımız formül kullanılmaya başlandı. Böyle bir değişiklik yapılmasının sebebi şuydu: Önceki formül, hissedilen sıcaklığı, normalin daha altındaymış gibi gösteriyordu. Yani o formüle göre -10 derece olarak belirlenen hissedilen sıcaklık, aslında 0 dereceye daha yakın bir değer oluyordu.

İnsanların formül sonuçlarına inanarak, normalde dayanamayacakları soğuk havalara dayanabileceklerini sanmamaları için, formülün değiştirilmesi gerekti.

Hissedilen sıcaklık kişiye göre değişmez mi?

Elbette değişir. Devlet Meteoroloji İşleri’ne göre; çevre, kıyafetlerin ısı direnci, vücut yapısı ve kişisel durumdan olduğu kadar, termometre sıcaklığı, nispi nem, rüzgâr ve radyasyon gibi dört meteorolojik faktörden etkilendiği için sübjektif bir kavramdır. Dolayısı ile sıcaklığı algılama ve hissetme kişiden kişiye değişiklik gösterir.

O zaman bu ölçüm bilimsel değil mi?

Yine DMİ’ye göre; herkesin sıcaklığı farklı hissediyor olması bu kavramın bilimsel olarak ele alınmasına ve kullanılmasına engel değildir. Diğer tüm bilimsel çalışmalarda olduğu gibi bu çalışmada da, kıstaslar uç değerlere göre değil ortalama değerlere göre belirlenmiştir.

Bu yazının hazırlanmasında, How Is Wind Chill Calculated? yazısından ve DMİ’nin web sitesinden yararlanılmıştır.

İbrahim

Hekim. Yazar, beğenirse çevirir, kod yazarak eğlenir. 2002'den beri internette yazıyor.

Sevebilirsin...

4 Yanıt

  1. DeFnE dedi ki:

    teşekkürler ödevime yardımcı olduğun için

  2. Grc dedi ki:

    Bunu bir tek burda bulabildim. Teşekkürler.

  3. ceren dedi ki:

    Çok teşekkürler ödevime yardım ettiniz 🙂

  4. beyza dedi ki:

    çok güzel anlatmışsınız süppppppper