Ağaç Dikme Sevdası

A. Sırrı Arvas’ın Senin Bekleyenin var mı?(Akış Yayınları) isimli kitabından hoş bir hikayeyle baş başa bırakalım bugün sizi.

Dertsiz başımıza dert almak diye buna derler.

Bir gün iş yerinde çalışırken işgüzarın biri:

– Şu dünyada bir dikili ağacımız bile yok, deyiverdi.

– Ee ne yapalım?, dedim.

– Ağaç dikelim. Şirketimize ait bir ormanımız olsun.

– Haydaa… Her iş bitti, orman mı kaldı? Arsayı nereden bulacağız. Hem arsamız olsa, önce kafayı sokacak ev yapardık. Ağaca gelene kadar…

– Abi şu günlerrde moda. Resmi kurumlardan “ağaç dikmek” için arsa isteyince, gösteriyorlar. Siz de kurum adına ağaç dikiyorsunuz.

– Öyle mi?

– Tabi. MEsela, ben şimdi müracaat edeceğim. Bize ağaç dikmek için bir yer gösterecekler. Hep beraber gidip dikeceğiz.

– Sonra?

– “… Kurumu Ormanı” diye bir tabela asacağız.

– Eee?

– Herkes adını bir kağıda yazacak. Bir naylonn içine koyacak ve diktiği ağaca bağlayacak. Böylece herkesin dikili bir ağacı olacak. Bu kadar.

– Ücreti?

– Sadece diktiği ağacın ücretini ödeyecek.

– Peki.

….

Resmi kurumlardan izin istendi ve alındı.

Bayrampaşa Cezaevi arkasında boş bir arazi var, orayı uygun görmüşler.

Cümbür cemaat bir otobüse doluşuldu.

Arkası açık bir kamyonetle ağaçlar getirildi.

Kazma küreğe sarıldık ve o gün orada 100-150 civarın fidan diktik.

Çam fideleri… İncecik… Nazik…

Keyiften uçuyorduk.

İşimiz bitti. Çıktık geldik ve ormanımızı unuttuk.

….

Aradan 3 sene geçti.

Birgün işgüzar arkadaş dedi ki:

– Yahu arkadaşlar, biz bir orman yapmıştık. Bir gidip bakalım, ağaçlarımız büyümüş mü?

– Sahi, ne durumda acaba? Gidip bakalım.

Arabalara doluşup soluğu orada aldık.

Arazide otlar, yoncalar büyümüş, adam boyu olmuştu neredeyse.

Diktiğimiz ağaçlar kaybolup gitmişti.

Otların arasında daldık ve ağaçlarımızı aramaya başladık.

O sırada cezaevi kulelelerinden nöbet tutan askerler namluyu bize çevirmiş, “Duuur!” ihtarı yapıyordu.

Sübhanallah! Bu ne ya!

Biraz korku, biraz endişe, her yeri asker sardı.

Mesele sonra anlaşıldı.

Kısa bir süre önce bir kaç mahkum, tünel kazarak bizim ağaç diktiğimiz arazinin civarından kaçmış. Uzaktan da pek seçilemiyor.

Kuledeki askerler bizi kaçan mahkumlar sanmış.

Hapishane boşalmış diye telaşlanmışlar.

Biz otlar arasında ağaçlarımızı ararken, onlar bizi saklanıyor zannetmişler.

Derdimizi anlatıncaya kadar neler çektik.

Bir daha ağaç dikecek olsak, cezaevlerinden uzak bir alan seçmeli.

Neme lazım.

Bizi mahkum zannedip mıhlarlar alimallah.

İsmail Sarbay

Hekim. Opereyşın'ın kurucu ortağı ve isim babası. Görseli yazıya tercih etmesiyle tanınır. Hobilerine titizlikle sarılır.