Vatanî Görev

Vatanî Görev

Çok hit almak için yazı yazıyorsanız, herkesi kenarından köşesinden ilgilendiren bir şey bulursunuz ve “Bak ben de bunu demek istiyordum” dedirtebilirseniz okuyucuya “başarılısınızdır”.

Yazıya başlarken aklıma bunlar geldi ama benim derdim “hit – mit” değil sadece aklımdan geçenleri yazmak…

Geçenlerde arkadaş ortamında bir konuşma geçti. Askerlikle ilgili…

Kimisi diyor ki, “Yüksek lisans yapayım biraz ertelerim”.

Kimisi sırf bu yüzden açık öğretime talip: Hani ne bölüm olursa… Ekseri işletme.

İşletmeci bir yapıya sahibiz belki ondan…

Bu olayın şahsi boyutu bir kenara, bir de toplumu ilgilendiren bir yanı var: Askerliğin, tam da hayata atılacakken önüne çıkan bir son bir engel olması durumu.

Artık genci yaşlısı, bu işte çözümün profesyonel asker olduğunu söylüyor. Doğrusu şu andaki durum ordumuz için de büyük külfettir: O kadar “genç” eğitiliyor, tam asker yaptım derken terhis ediliyor. Bu uğurda ciddi miktarda harcama yapılıyor. Sonra hadi olsun bir buçuk yılda bir, yeniden..

Maliyetini kelli felli adamlar daha iyi yaparlar ama şu kadarını söyliyebilirim: Büyük sıkıntı. Hem iş gücü kaybı, hem savunma için zaaf.

Üstelik bu vazifenin sosyolojik bir etkisi de oluyor: Çok kişi tanıdım gidip geldikten sonraki hali farklı olan. Geldikten sonra agresifleşmiş ve uyum sorunu yaşayan.

“Savunmayı profesyoneller yapsın” demek şu demek değil tabi ki: “Yabancı ülkelerden gelen askerlere, lejyonerlere operasyonlarımızı ihale edelim. Yani vatan savunmasını başkasına emanet edelim.”

Hayır maksadım bu değil ama bu işi  “bilen” yapsın.

İş ararken de bana “Askerliğini yaptın mı?” diye sorulmasın.

Üniversiteye, askerliğini kısa dönem yapmak için gelenlerin sayısı hiç de az değil. Profesyonel askerlikle hem savunma becerimiz artar, hem de hayata atılacak gençlerin de önü açılmış olur…

Her meslekten bahsederken, bazı insanların o alanda kabiliyetleri olduğundan konuşulur. Kimisi terziliğe kabiliyetlidir, kimisi doğuştan edebiyatçıdır, kiminin eli mühendislik işlerine fazlasıyla yatar.

Şüphesiz bazılarının daha kabiliyetli olduğu alanlardan biri de askerlik. Bazılarının vücut yapısı daha atletiktir, bazısı silah atmak konusunda çok daha kabiliyetlidir. Bir elin bütün parmaklarının bir olmaması gibi, bu konuda da bazılarımızın askerliğe daha uygun olduğu muhakkak.

Profesyonel askerlikle onların da önü açılmış olur.

Bedelli askerliği  bekleyen 8-9 bin kişi var diye duydum, ama çözümün “bedelli” olmadığı da kesin. Düşünsenize olay bir çeşit  “Paran varsa…” halini alıyor ve bu da sürdürülebilir ve adil durmuyor.

Bunları bir arkadaşa söylediğimde, beni “Vayy sen bu vatanı sevmiyor musun”a gelebilecek şeylerle itham etmişti. Mesele elbette bu değil.

Unutmayalım bu memleketin orduya ihtiyacı var, ordunun da askerliğe yatkın askerlere…

Sizce de “20-30 yaş arası”  insanlarımız arasında böyle bir beklenti yok mu?

Sevebilirsin...