Zaman Öğütme Makinesi
Sabah olmuş, kalkma saatiniz gelmiş. Ama hala hava karanlık. Yatakta bir iki tur daha atıyorsunuz. Bir de bakmışsınız ki, işe geç kalmak üzeresiniz. Aceleyle koşturuyorsunuz. Kahvaltı ne olacak peki? Aman boşverin, zaten ne yararı var değil...
Koşu sporu yapmaya başlayalı üç yıl olmasına rağmen, hala sabahları koşmak zor geliyor bana. Tabi, bu cümle biraz garibinize gidecek. “Madem nefret ediyorsun, üç yıl nasıl devam ettin?” diyeceksiniz. Haklısınız da. Gerçek şu:
Bazı insanlar, sabahları, “berbat” bir gün öncesi özgürlüğün son parıltıları olarak görüyorlar. Halbuki sabahlar, günün geri kalanına hazırlanmak içindir. Gününüzü verimli ve üretken geçirebilmeniz için gerekli temeli oluştururlar. Sabahlarınızı doğru şekilde geçirirseniz, hem günün geri kalanında...
Alarmınız çalıyor. Anlaşılan, okula gitme saati gelmiş. Ancak uykunuz da bastırıyor. Derse gidecek misiniz, yoksa uykunun kollarına kendinizi bırakacak mısınız? Genellikle olaylar şu şekilde gelişiyor:
Gün doğmadan hemen önce Boğaz’ı gördünüz mü hiç? Görmediyseniz bir ara mutlaka gitmeli, bu eşsiz güzelliğin tadını çıkarmalısınız. Hayır, sabah veya akşam görmüş olmanız yetmez. Havanın aydınlanmasına beş kala Boğaz’da olmak, diğerleriyle kıyaslanmayacak apayrı bir tecrübedir....
