Gerçek Blogculuk – 1.Bölüm / Tanışma
Blog dünyasının iki ucu Opereyşın’da çarpışıyor. İlk bölümde Kutay ve Cüneyt ile tanışıyoruz. Programı Full HD seyretmenizi tavsiye ederim.
Blog dünyasının iki ucu Opereyşın’da çarpışıyor. İlk bölümde Kutay ve Cüneyt ile tanışıyoruz. Programı Full HD seyretmenizi tavsiye ederim.
İnternet çağındayız. Bilgiyi kolay ve anlaşılır olarak arıyoruz. Böyle olmayan bilgiden hızla uzaklaşıyoruz. Büyük puntolar, renkli simgeler ve cafcaflı web sayfalarından kopamıyoruz. Hele uzun algoritmalara, sayfalar süren açıklamalara kesinlikle gelemiyoruz. Şöyle neyi nasıl yapabileceğimizi öğreten küçük...
Kuru istatistiki bilgiler can sıkıcı oluyor. “Bilmemne %10, diğeri %5” tarzı yazıları okumak, insanın hiç mi hiç hoşuna gitmiyor. Tablolar, bu problemi ortadan kaldırmak için kullanılsalar da, çoğunlukla yeterli olamıyorlar. Pasta dilimleri mi? Onlar biraz geride...
Mustafa’nın evine geleli üç saat kadar olmuştu. Tabii ki evin önüne değil birkaç blok öteye çekmiştik arabalarımızı. Amacımız evden dışarı çıkıp çıkmayacağını kontrol etmekti. Aytekin kendi arabasını park ettikten sonra benim arabama geldi. Böylelikle daha kolay...
Cinayet, kapkaç, adam kaçırma haberleriyle doluydu yine gazete… Üstüne komedi ekini de vermemişlerdi bu sefer. Keyfimi yerine getirebilecek bir şey yoktu neredeyse. Boş boş geçirmeye çalışıyordum saatlerimi, Mustafa’dan iyi haberler bekleyerek. Masamın çekmecelerini karıştırmaya başladım, vakit...
– Çamlak çömlek patladı. Çamlak çömlek patladı… – Yaa, bananeee… – Sobeee, sobeeeee… – Hep böyle yapıyosunuz. – Naniiiik… – Gıcııııık… Bu masum görünen, ama uzadı mı acayip derecede can sıkan çocuk diyaloglarıyla geçirmeye başlamıştım günlerimi....
Çığlıklar, kahkahalar, korku… Kabus dolu bir gece daha geçmişti sonunda. Tahmin ettiğim gibi okuduğum kitap tesirini göstermiş ve rüyalarımı süslemişti(!). Gözlerimi ovuşturdum. Kol saatime baktım, 03.54’ü gösteriyordu. Yani gece yarısı durmuştu saat. Evde başka saat de...
Ilık bir şubat gecesi… Hava puslu, etraf sessiz… Bir evin ışığı yanıyordu. O da söndü. Şimdi sokak lambaları yanıyordu sadece. Artık yatmalıydım. Sabah okumaya başladığım korku romanını da bitirmiştim zaten. (Benimki de kötü alışkanlık. Her gördüğünden...