Kampüste hayat ve tavsiyeler
Her sene yüz binlerce öğrencinin hayali üniversiteli olmaktır. Neticede bir çoğu olur da… Ancak bu hayal gerçekleşince, ortada çalışmak için çok fazla sebep kalmaz ve üniversitelinin notları birden “boyun büker”. Bunda “sıfırcı” hocaların etkisi malumdur, fakat notlardaki bu düşüşten kurtulmanın da çareleri var. İşte kampüste hayat ve işe yarayabilecek bir kaç tavsiye…
Kampüse adım atan herkes bilir. Burası liseden farklı. Teneffüs zili, hoca girince ayağa kalkmalar mazide kalmıştır. Bir kere, kimse üniforma giymez. Aslında buranın üniforması “moda”dır. Üç şeritli ayakkabılar bazı bölümlerde mecburi (!), o denli yani. Bunlara takılmadan esas mevzuya dönelim. İlk ne yapmalı:
İlk önce hocaların iyi tanınmasında fayda var. Hangi hoca neyi beğenir, nelere dikkat eder? Bam telini bilmeli. Şirazesiz bir sual, sizi koca bir sınıfta rezil etmek için yeterlidir. Eğer hesap kitapla uğraşıyorsanız, derste mutlaka antrenmanlı olun derim. Çok dikkat çekmenin, kendini belli etmenin bir alemi yok; ama sahneye çıkmak için dördüncü senenizi de beklemeyin.
İkincisi, kampüsünüzü tanıyın. Spora ilginiz varsa mutlaka hocalarıyla tanışın. Genelde ilk sene daha çok bu işe yarar. Arkadaş çevrenizi geniş tutun, bu sizi fırsatlara açık hale getirir. Üstelik mezuniyetten sonra da faydasını görürsünüz. Tabi herkese kafa sallamak anlamında değil bu. Yoksa, bir ay, sizi derslerden koparmaya yeter de artar bile.
“Hayır” demek sizin kalkanınız. Bunu yeri geldiğinde ustalıkla kullanmalısınız. “Çok çevre”, “çok teklif” demek… Sizinle alakası olmayan işlerden uzak durun. Mesela biyoloji okuyorsunuz ve o günlerde kampüste bir bankacılık semineri var. Sizin de cevabınız belli: Hayır.
Yabancı dil, yabancı dil… Bu konuyla ilgili yapacağınız ilk iş, bir yabancı dil kulubüne üye olmaktır. Hem bol bol film seyredersiniz, hem de lisede öğrendiklerinizin üstüne birşeyler koyarsınız, sizi hazır tutar. “Yok ben evde yabancı dizi seyrediyorum” derseniz ne ala, ama unutmayın: Pratik şansızı varsa, mutlaka kullanın! Çünkü mezun olduktan sonra çok az vaktiniz kalır.
Ders çalışmaya düzenli bir şekilde devam edin. Yüksek puanlarla kampüse gelip, kampüste “eksantirik” notlar alan çok arkadaşım var. Bunlar yukarıda dediğim gibi “hedefsiz kalan” kitle mağdurları.
Mutlaka bir hedefiniz, bir de yazılı değilse bile uyduğunuz program olmalı. Tabi vize dönemi acı çekmek istemiyorsanız.
Şimdi, “Bunlar benim tarzım değil, daha içe dönük biriyim ve herhangi bir tavsiye bünyeme ters etki yapıyor” diyenlerdenseniz, mutlaka arkadaşlarınızı iyi seçin derim. Arkadaş grubunuzun vasatı, sizi sınırlayacaktır. Ders olur, başka şeyler olur, bu hep böyledir.
Sadece kampüste değil, her zaman…
“Bu kadar ahkam kestin. Senden ne haber?” diyorsanız, bendeniz derim ki:
“Birileri de yanlış yapacak ki tecrübe olsun!”
Öyle değil mi?