Kategori: Edebi Hezeyanlar
İş yerinde müthiş bir çaycımız var: Cemil. Şen şakrak konuşması, her seferinde ekibi güldüren şivesi, soğuk havalarda giydiği çift kat çorapları, içliği, veresiye çayları not aldığı çetere defteriyle en mutsuz olduğumuz anlarda bile keyfimizi yerine getiriyor....
Aşağıda okuyacağınız olay mizah değil ayniyla vakidir. Fransız yazarlardan Tallemant des Reaux, İspanya’nın bir köyünde geçmiş tuhaf bir adalet hikayesini anlatır:
– Anne!..Anne baksana kar yağıyo… N’apıcaz?.. – Yavrum n’olacak? Yağıyorsa yağıyor ne güzel… – Anne olur mu? “Karakış bastırıyor, zor hava koşulları geliyor.” diyolar ya hep haberlerde… Afet geliyor galiba, sen ne diyosun? (…) Evet biz...
Bir arkadaş anlatıyor: Halı bakmaya gitmiştim. Dükkandan içeri girdim. Soğuk havada üşümemek için sardığım atkımı yüzümün görünmesi için indirdim (badem gözlerim hariç hiçbir yerim görünmeyecek şekilde sarmıştım. bunun da hoş olmayacağını düşünmüştüm). İçerisi boy boy (ben...
Efendim, Türk insanı orijinal ürün kullanmıyormuş. İlla ki korsan kullanacakmış. Zaten farkındaysanız, Türk insanı bu tip haksızlıklara da çok meyyalmiş. Doğrudur beyler! Barbar (!) bir milletiz ya, ondan olacak. Fakat iğneyi millete batırmadan önce, çuvaldızın ucunu...
Telefon çalıyordu. Uykumdan zar zor uyanıp mahmur mahmur elimi telefona götürdüm: – Buyrun? Karşımda Mithat Bey var. Bu dostum zamanının çoğunu, işi icabı, ülkeler arası seyahatlerle geçirir. O zaman, 1995’ten bahsediyorum, iş alanını yeni değiştirmişti ve...
Doğabilim, toplumbilim, Eskidi halıyla kilim. Olasılık, bellek, tasa, Özgündür daim Te–De–Ka
“Tahsil cehaleti alır, eşeklik baki kalır.” demişler. Son günlerde bu tarife tamamen uyan tiplerle sıkça karşılaşmaya başladım.