Bir Güneş Böyle Tutuldu
Eveeeet efendim uzun bir süredir yazamıyordum. Sınav stresi, konu bulamama filan derken (hehe) nihayetinde artık bişeyler karalama zamanı buldum.
Eveeeet efendim uzun bir süredir yazamıyordum. Sınav stresi, konu bulamama filan derken (hehe) nihayetinde artık bişeyler karalama zamanı buldum.
Bizim sokaktan geçen bir nine vardı. Seksen-seksen beş yaşlarında kadardı. Bahçesinde sebze yetiştirir, toplardı. Sonra tek tek her eve getirir, satardı.
Aşçı: -Buyrun hemşerim. Kastamonulu: -Ne satıyon kardaşım? -Aşçıyım, yemek yapıyorum. -Benim de karnım aç. -Buyur hemşerim. -Ne var yiyecek?
Jake’in hastalığı, henüz 7 aylıkken ortaya çıktı. Yerel hastanemize solunum problemleriyle sevkedildi. Sonraki birkaç günde, Jake’in durumu kötüleşti ve sonunda ambulansla Londra’daki Büyük Ormond Street Hastanesi yoğun bakım ünitesine kaldırıldı. Buradaki doktorlar, bize Jake’in Pneumocystic carinii...
Güzel bir Paris gecesiydi. Eiffel Tower’ın en üst katında sütlü kapuçinomu içiyordum. Aah döla Pağis… Entel olmak başkaydı ya.
Bir arkadaş belini tuta tuta anlatıyor: Bizim mahalleye çok da uzak olmayan bir dükkanı kahve yaptılar. 2-3 hafta yapımı sürdü. Nihayet bitince sandalyesiydi masasıydı taşıdılar kahveye. Kapısına da dana kadar yazı astılar:
Sıcak, güzel bir Temmuz sabahıydı. Dinlendirici bir sessizlik vardı. Cemil çok mutlu bir aile babasıydı. Gerçi çocukları yoktu ama sorumluluklarını bilen bir kocaydı.
O akşam erken yatmıştı Anna Karanina. Saat henüz sekizi bile vurmamıştı, fakat işte O, malikanenin ikinci katındaki odasında, rahat ve geniş yatağında yatıyordu. Uykusu gelmemişti ama günün yorguluğu üzerindeydi. Yatağında, şöminenin çatırtısını dinliyor, zevkle Petersburg sokaklarını...