Kendimizi Küçümsüyoruz!
Şimdi soruyorum: Lübnanlı bir tarihçi niçin; “Arap birliği yalnızca Türkler zamanında vardı.” diyor? Macar münevveri daha dün hangi sebeple (Macaristan’daki) Gül Baba Türbesi önünde oturmuş ülkesinin sıkıntılarına ağlıyordu?
Şimdi soruyorum: Lübnanlı bir tarihçi niçin; “Arap birliği yalnızca Türkler zamanında vardı.” diyor? Macar münevveri daha dün hangi sebeple (Macaristan’daki) Gül Baba Türbesi önünde oturmuş ülkesinin sıkıntılarına ağlıyordu?
Ahh ahhh… (H’lerin sayısını “eskiye özlem” havası verebilecek kadar uzatıyoruz.) Neydi o eski günler be? O zamanlar bilgisayarlara kompüter denirdi.
Bir tarafta babası, “Kendini sakın” diyor bir tarafta anası “Giy, süslen, dolaş” diyor Büyük abisi çok sert, küçüğü pek kalender Bir akıl verin dostlar, bu kızı ne edeler?
Büyük Ormond Street Hastanesi doktorları, kız kardeşimin oğlunun Jake’le aynı hastalığa sahip olmuş olabileceğini söylediler. Neyse ki sonunda Jake fenomenden çıktı ve evimize dönebildik. Yine de hala enfeksiyonlara meyilliydi. Doktorlar, kemik iliği nakli yapılması gerektiğini söylediler....
Tunus’un başkenti Tunus’a sıcak bir günün sabahında vardık. Hava güzeldi, ilk yurtdışı uçak yolculuğum da güzel geçmişti. Tunus’u sandığımdan daha sıcak ve canlı buldum. Pazarlar sabahın erken saatinde bile cıvıl cıvıldı. Gezinin Mithat Beyin işiyle ilgili...
Eveeeet efendim uzun bir süredir yazamıyordum. Sınav stresi, konu bulamama filan derken (hehe) nihayetinde artık bişeyler karalama zamanı buldum.
Bizim sokaktan geçen bir nine vardı. Seksen-seksen beş yaşlarında kadardı. Bahçesinde sebze yetiştirir, toplardı. Sonra tek tek her eve getirir, satardı.
Aşçı: -Buyrun hemşerim. Kastamonulu: -Ne satıyon kardaşım? -Aşçıyım, yemek yapıyorum. -Benim de karnım aç. -Buyur hemşerim. -Ne var yiyecek?