Uçak Kaçırma – 2
Önceki yazımızda havacılıkla ilgili işlenen suçların geneline bakıp ve bu suçlardan biri olan uçağa el koyma “commandeering” suçuna göz atmıştık. Bu yazımızda da uçak kaçırma “plane hijacking” suçuna biraz daha derinden bakıyoruz. Önceki yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.
Kayıtlara geçen ilk “uçak kaçırma” hadisesi 1948 yılının Temmuz ayında 4 Çinli’nin Macau’dan Hong Kong’a uçan bir Cathay Pacific uçağının kontrolünü ele geçirmesiyle gerçekleşti. Korsanlarla mürettebat arasında yaşanan mücadele sonuç vermeyip, uçak çakılarak 25 kişinin ölmesiyle sonuçlandı.
1948 – 1957 yılları arasında dünyada 15 uçak kaçırma hadisesi yaşandı. Bu da aşağı yukarı yılda bir korsanlık olayından biraz fazlasına tekabül eder. 1958 – 1967 yılları arasında bu rakam 48’e tırmandı, yıllık ortalama 5 seviyesine yükseldi. 1968 yılında 38 olan bu rakam 1969’da patlama yaparak 82’ye yükseldi. Dünya sivil havacılık tarihinde bir sene içinde gerçekleşen kaçırma olayı olarak en yüksek rakam 69 senesinde görülmüştür. 68 – 77 yılları arasında 414 uçak kaçırma eylemi gerçeleşirken yıllık ortalama olay sayısı 41’e yükseldi.
1958’den sonraki artışlar şu faktörlere bağlanabilir.
İlki, Birleşik Devletler Merkezi Haberalma Teşkilatı (CIA)’in, 1959 Ocak ayında Küba’da yönetimi ele geçiren ve Amerikan işadamlarının sahip olduğu tüm mülkiyeti ve tarım arazilerini kamulaştıran Fidel Castro rejimine karşı, uçak kaçırma fiilinden ilham alarak bunu bir istikrarsızlık silahı olarak kullanması.
CIA tarafından teşvik edilen korsanlar uçağın veya yolcuların salıverilmesi için para gibi bir siyasi talepte bulunmadılar. Sadece pilotları, kendileriyle birlikte Birleşik Devletler’in Küba-Guantanamo’da bulunan donanma üssüne veya Birleşik Devletler’deki herhangi bir üsse uçmak için zorladılar ve CIA tarafından düzenlenen basın toplantısında komünist rejimi kınadıktan sonra Amerika’ya iltica ettmeye çalıştılar.
Böylece CIA uçak kaçırma olaylarını; Castro’yu, Küba halkının ve Küba komünist modelini örnek alarak o Küba’yı taklit eden diğer Latin Amerika ülkelerinin gözünden düşürmek için, Küba’daki Castro rejimine karşı psikolojik bir silah olarak kullandı. CIA’ in diğer bir amacı da Küba’nın sivil havacılık uçuş gücünü yıkmak suretiyle ülkede bir ulaşım kaosuna sebep olmaktı.
Birleşik Amerika, uçakları Küba’ya geri döndürmedi. Bunun yerine, Amerikan Mahkemeleri’nin verdiği kararla mülkiyetleri Castro reijimi tarafından kamulaştırılan Amerikan işadamlarının zararlarının telafi edilmesi amacıyla kullanıldılar.
İkincisi, Küba İstihbaratı’ nın CIA tarafından desteklenen ve teşvik edilen uçak kaçırma olaylarına misilleme olarak, Amerikan veya Amerikan olmaksızın çoğunlukla Birleşik Devletler uyruklu yolcuları taşıyan uçakların kaçırılmasına önayak olması. Aynı CIA gibi, Küba İstihbaratı da bu kaçırma olaylarını tamamen Birleşik Devletleri gözden düşürmek için bir psikolojik silah olarak kullandı.
Üçüncüsü, Tayvan İstihbaratı’nın CIA’in bu gizli saldırı usulünü benimseyip, Pekin’e karşı olan psikolojik savaşında bu silahı kullanması.
Dördüncüsü, 1967 Temmuzu Arap-İsrail savaşından sonra çeşitli Filistin örgütlerinin ve bu örgütler tarafından desteklenen Japonya, Batı Almanya’nın Kızıl Ordu ayrılıkçıları ve yine Batı Almanya Baader-Meinhof grubu gibi grupların uçak kaçırmayı millî kurtuluşun kapsamlı bir silahı olarak görmesi. Bu eylemlerin ana hedefi İsrail vatandaşları olmuştur.
Ve beşincisi, dünyada uçak kaçırmanın diğer politik, dinî veya ideolojik organizasyonlar veya muhalif politik gruplar tarafından bir mücadele aracı olarak kullanılması. Bu gruplardan bazıları yabancı istihbarat ajansları tarafından desteklenmiştir. Mesela Pakistan’ın Inter-Services Intelligence (ISI)’ ının çeşitli anti-Hint gruplarını desteklemesi gibi.
– devam edecek –