Yaptığınız İş Sosyal Açıdan Yararlı mı?
Çoğumuz günlük yaşantımızın önemli bir bölümünü çeşitli işlerde çalışarak harcıyoruz. Hepimizin bu işlerden beklentileri farklı. Elbette herkesin geçinebilmek için para kazanabilmek temel önceliği. Ancak bunu bir kenara ayırırsak; sosyal statü, aidiyet, topluma yarar gibi çeşitli beklentilerimizin de olabileceğini biliyoruz.
Peki hiç düşündünüz mü: Yaptığınız iş, “bir işe” yarıyor mu? Anadolu tabiriyle “mala davara bir faydası var mı?”
Son yıllarda yapılan araştırmalar, birçok profesyonelin yaptıkları işin sosyal açıdan yararsız olduğunu düşündüğünü gösteriyor. Bununla ilgili çeşitli açıklamalar var: Birçok araştırmacı bu hissin iş yerinde yeterince otonomi tanınmaması ve işin potansiyel etkilerinin çalışanlara yeterince açıklanamaması gibi nedenlerin ana etkenler olduğunu söylüyor. Ancak Amerikalı antropolog David Graeber’in çok tartışılan “saçma işler teorisi” gibi, bazı işlerin nesnel olarak işe yaramaz olduğunu ve bunun bazı mesleklerde diğerlerinden daha sık görüldüğünü belirtenler de var.
2015 yılında Simon Walo tarafından yayınlanan bir çalışmada; anket formları aracılığıyla katılımcılara, yaptıkları işlerin kendilerine “çevre ve toplum üzerinde olumlu bir katkı sağlama hissi” ve “faydalı bir iş yapma hissi” verip vermediği sorulmuş. Çeşitli mesleklerden katılımcıların %19’unun sorulara “hiçbir zaman” veya “nadiren” yanıtını verdiği görülmüş.
Walo, rutin iş, iş özerkliği ve yönetim kalitesi gibi durumlar eşit olduğunda, yani çalışma koşulları hariç tutulduğunda dahi; işin doğasının, algılanan anlamsızlık üzerinde hala büyük bir etkiye sahip olduğunu görmüş. Graeber’in yararsız bulduğu işlerdeki çalışanların olumsuz yanıt verme olasılığı daha yüksek çıkmış.
İşletme, finans ve satış alanlarında çalışanların, işlerinin sosyal açıdan yararsız olduğunu söyleme olasılıkları diğerlerine göre iki kat daha fazla görülmüş. Ofis asistanları ve yöneticilerinin de bunu söyleme olasılığı, diğerlerine göre 1,6 veya 1,9 kat daha fazlaymış.
Böylece Walo, Graeber’in kalitatif olarak sunduğu çıkarımlara, kantitatif bir delil sunduğunu ifade ediyor.
İşlerini sosyal açıdan yararsız bulan çalışanların oranının özel sektörde, kar amacı gütmeyen kuruluşlara veya kamu sektörüne göre daha yüksek olduğunu gösteren çalışma; yabancılaşma, olumsuz çalışma koşulları ve sosyal etkileşim gibi diğer faktörlerin de gerçekten çalışanların kendi işlerine ilişkin algılarını etkilediğini doğruluyor.
Walo şu sonuca varıyor:
“Çalışanların, yaptıkları işin sosyal açıdan yararsız olarak algılanıp algılanmadığına ilişkin değerlendirmesi, farklı açılardan yaklaşılması gereken çok karmaşık bir konudur.” “Bu, Graeber’in iddia ettiği gibi işin gerçek yararlılığıyla hiçbir ilgisi olmayan çeşitli faktörlere bağlıdır. Örneğin insanlar, elverişsiz çalışma koşullarının işi anlamsız hale getirmesi nedeniyle işlerini sosyal açıdan yararsız görebilirler.”
Orijinal Çalışma Bağlantısı: https://journals.sagepub.com/doi/10.1177/09500170231175771
Kaynak: Futurity