Pire itte, ‘bit’ yiğitte…
Ahmet Sarbay’ın Geçmişe Mazi Derler kitabından bir bölümü sizinle paylaşıyoruz.
Tarih’in akışına yön vermiş en ünlü hayvanlar arasında bir adet ‘bit’ vardır dersek şaşırmazsınız herhalde. Öyle ki sıradan bir insanı önce cihan hükümdarına damad, sonra da Vezir-i azam mertebesine çıkarmıştı.
Kanuni‘nin birkaç oğluna karşılık bir tane kızı vardı. Mihrimah Sultan ismindeki bu kızına damad olarak ta Diyarbakır Valisi Rüstem Paşa‘yı seçmişti. Bu seçimde Rüstem Paşa’nın başarılı bir asker ve idareci olmasının payı büyüktü.
Ancak bu haber Kanuni’ye damad olmak isteyen bir takım heveslileri kursaklarından hasta eder. Derhal bir dedikodu ve fesad kumkuması kaynatılır. Önce “kul taifesinden bir Hırvat” olarak kötülenir. Sonra da Diyarbakır’daki başarılarının altında bir takım rüşvetlerin olduğu iddia edilir. Bunların hiçbiri Kanuni’yi kararından vazgeçirmez. Bu sefer ilginç bir iddia ortaya atılır. Rüstem Paşa’nın cüzzamlı olduğu iddiası… Bu kadarı da fazla der Kanuni ve derhal Saray Hekimlerinden Mehmed Ağa‘yı Diyarbakır’a gönderir.
Hekim şehre vardığında Rüstem Paşa çıktığı seferden henüz dönmemiştir. Bunu fırsat bilerek milletin ağzını arar. Bırakın Paşa’yı, Diyarbakır ve çevresinde hiç cüzzam vakası yoktur. Ancak bu gerçeğin İstanbul’daki dedikodu fırtınasını dindirmesine imkan yoktur.
Birkaç gün sonra Rüstem Paşa şehre gelir. Hekimbaşı, üstü başı toz toprak içinde olan Paşayla oturup laflar. Bu arada damat adayını nasıl muayene edeceğini düşünmektedir. Öyle ya, karşısındakine vatandaş muamelesi yaparak “Soyun!..” diyemezdi.
Kara kara düşünürken Paşa’nın gömleğinin yakasında bir bit görür. Paşa’ya hiçbirşey hissettirmeden bir kaç gün daha kalır ve İstanbul’a döner. Derhal huzura çıkarak sağlık raporunu verir. “Efendim Rüstem Paşa’nın cüzzamlı olmasına imkan yoktur. Zira cüzzamlı vücutta bit bulunmaz.” der.