Cep Telefonu Alışkanlığından Kurtulmak için 3 Tavsiye

Çevirmen Notu: Öhöm : ) Öncelikle Merhaba, Ben Eda, bu yazıyı okumaya başlamadan önce, konuyla ilgili itiraf etmem gereken önemli bir şey var.. Makalenin her cümlesinde bir 5 dakika önce yaşadıklarıma şahit olduğumu fark edince daha fazla şok oldum; cep telefonum sol yanımdaydı ve bildirim vs. gelmese de sürekli istemsizce kontrol ediyordum, ne yazık ki ben de bir akıllı telefon bağımlısıymışım 😮 Uzun uzuun konuşmadan bu metni dikkatle okumanızı rica ediyorum, inanıyorum ki işimize yarayacak çok fazla ipucu var…

İçinde bulunduğumuz modern dünyada, çoğu zaman akıllı telefonlarımız olmadan yaşamamız imkansızmış gibi hissedebiliyoruz. Mesela bir arkadaşınız size öğle yemeğinde buluşmak için geç kalacağını nasıl söylerdi? Instagram’da online değilken kim bilir kaç tane durum güncellemesi kaçırırdınız? Veya Google Haritalar olmadan gideceğiniz yeri nasıl bulabilirdiniz? Birçoğumuz telefon çağrıları ve sosyal medya bildirimlerine karşı direnebiliyor olabilir, fakat araştırmacılar akıllı telefon bağımlılığının gün geçtikçe arttığını ve bu durumun özellikle genç yetişkinler arasında daha fazla kaygı ve depresyona neden olduğunu söylüyorlar.

Telefonunuzun sizi depresyonda hissettirdiğini düşünmüyor olsanız bile, muhtemelen her gün yapmanız gerekenden daha fazla vakit geçirdiğinizi hissediyor olabilirsiniz. Pew Araştırma Merkezi’nin yayınladığı son araştırmaya göre, akıllı telefon kullanıcılarının %46’sı bu cihazlar olmadan yaşayamayacaklarını söylüyor. Fakat hemen endişelenmeyin, çok değerli telefonlarımızla tamamen vedalaşmak zorunda kalmadan bu bağımlılığın önüne geçebilmemize yardımcı olacak 3 ipucu bu yazıda yer alıyor.

1- TİTREŞİMLERİ SUSTURMAK

Hadi bununla güzelce bir yüzleşelim: Biri size ulaşacak olsa da olmasa da muhtemelen telefonunuza düzenli olarak bakıyorsunuz. Hani “Ne olur ne olmaz” gibisinden… 😛 Uluslararası araştırma şirketi Gallup Poll, 2015 yılında akıllı telefon kullanıcılarının saat başı telefonlarına göz attığına dair bir araştırma yayınladı. Araştırmacılara göre akıllı telefonunu kontrol etmek aslında birçok insan için bir zorunlulukmuş, bunun en büyük sebeplerinden biri beynimizde bulunan dopamin hormonuymuş. Bu süreçten kaçınmamız için telefonlarımıza bakmadığımız zamanlarda dahi dikkatimizi dağıtabilecek gereksiz bildirimlerden uzak durmamız gerekiyor. Bize güvenin:Bir mesaja bir kaç dakika sonra cevap vermeniz nadiren probleme yol açar ve böylelikle bu süreç içerisinde yer alan sinir bozucu hayali titreşimlerden de kurtulacaksınız. Hayali Titreşim Sendromu (Phantom Vibration Syndrome) mobil telefon titremese de titriyor, çalmasa da çalıyor gibi hissedilen bir sendromdur. Son Instagram yayınınızda aldığınız 3 tane beğeniyi şimdi veya 1 saat sonra öğrenecek olmanız gerçekten önemli mi? Biz öyle olduğunu sanmıyoruz da 😡

2- BATARYA YÜZDESİNDEN KURTULMAK

Mesaj yazdığınız kişi size yazsa da yazmasa da, telefonunuza gelecek bildirimi bekliyor olmanız sizi yalnızca strese sokmakla kalmıyor. Telefonunuzla geçirdiğiniz her uzun vakit bataryanın daha hızlı ölmesine sebep olurken, günün geri kalan diliminde telefon pilinin yetip yetmeyeceğini hesaplamak zorunda kalmak daha çok stresli olmamıza neden oluyor. Telefon pil durumunun bize kalan yüzde 63 veya yüzde 57’yi göstermesi muhtemelen size pek de yardımı dokunmayacak gereksiz bir bilgi. Bir telefonun yüzdesini gördüğünüzde ne kadar süre dayanacağını hesap edebilmeniz zordur ve sayıların sabit olarak geriye akması sizi yalnızca bu duruma daha fazla takıntılı hale getirmeye başlayacaktır. Bu yüzden pil göstergesini “grafiksel” olarak ayarlayın. Telefon ekranınızda beliren simgeden ne kadar şarjınız kaldığına dair bir fikir edinebileceksiniz, fakat sadece bu simgeye eklenmiş belirli bir numara olmayacak. Çünkü akıllı telefonunuzu kullanırken pilin yüzde 54 olması ile yüzde 53’ü göstermesi arasındaki fark aslında oldukça anlamsızdır. O yüzden bunu basitçe göz ardı edebilirsiniz.

3- GRİ TONLAMALI YAPMAK

Bu ipucu ise eski Google çalışanı Tasarım Etikçisi Tristan Harris’den… Kendisi Telefonlarımızın dikkatimizi nasıl ele geçirdiğini ve bu rastgele bildirimlerin bizi tekrar ana ekranlarımıza nasıl ulaştırdığına dair tasarımlar yapmış olan bir uzman. Kalıpları yıkalım, klişeleri unutalım, çünkü Harris telefonlarımızın parlak grafiğini nasıl daha az ilgi çekici yapacağımıza dair bizlere önemli önerilerde bulundu. Telefon temalarınızı renkli yapmak yerine griyi tercih edin. Bunu aniden yapmanız ilk başlarda size oldukça can sıkıcı gelecek. Fakat telefon aramaları yapmanıza hiçbir engel teşkil etmeyeceği gibi, kısa mesajlar gönderebilecek, Google Haritaları’da kullanabileceksiniz, sadece Facebook gibi sosyal medya kanallarında bu durum sizin için pek cazip gelmeyecek 🙂
İlk denediğiniz anda garipseyeceğiniz bu ipucu için ayarı etkinleştirdiğinizde renk ve gri tonlama arasında geçiş yapmak oldukça kolaydır.

Iphone kullanıcısıysanız, ayarlarınızdaki Genel sekmesine gidin, ardından Erişilebilirlik > Ekran Kolaylıkları > Renk Filtreleri‘ne gidin. Renk filtrelerini açtığınızda, gri tonlama seçeneğini seçin ve eveet, telefonunuz birazcık kasvetli bir hale gelmiş olabilir.

Android kullanıcısıysanız bu işlem biraz daha karışık olabilir, muhtemelen telefonunuzun geliştirici modunu etkinleştirmeniz gerecektir.*

Telefonun bir kere renklerden sıyrıldığında ana ekranınızı açmanın ne kadar güç olduğuna şaşıracaksınız. Tıpkı kafeinsiz kahveden bir yudum almak gibi.. 🙂


* Android sürümü 7.0 Nougat olan bir Xiaomi 5S Plus cihaz kullanıyorum, “Ayarlar” seçeneğinden “Erişilebilirlik” ayarlarına girdiğimde Ekran kısmında “Rengi ters çevirme” seçeneği ile yukarıda ki gibi bir sonuca ulaşıyorum.

Kaynak: Mental Floss

Sevebilirsin...