Başarılı Bir Sunum İçin Unutmamanız Gerekenler

Başarılı Bir Sunum İçin Unutmamanız Gerekenler

Diğer insanların önünde konuşma yapmak -küçük bir grup karşısında olsa bile- sinir bozucu olabilir. Kendinizi küçük düşüreceğinizden korkarak, huzursuzluk ve telaş hissedersiniz. Bu hisler asla tamamen uzaklaşmazken, o büyük andan önce düşüncelerinizi temizlemeye yardımcı olacak şeyler hala var.

Doğru Açıdan Bakmaya Başlayın

Öncelikle, eğer kendinizi stresli hissediyorsanız, problemin sizde olmadığını bilmeniz önemli. Biliyor musunuz, konuşmacılarda anksiyete inanılmaz derecede yaygın. Yani yalnız olmadığınızı hatırlayın. Mark Twain bir keresinde; “İki tip konuşmacı vardır: Sinirleri gergin/kaygılı olanlar ve yalancı olanlar.” demişti. Evet, bu doğru. En deneyimli konuşmacılar ve göstericiler bile performanslarına başlamadan önce biraz stres yaşarlar. Zamanla azalır, fakat asla tamamen bitmez.

Kendinize sorun: Olabilecek en kötü şey nedir? Kafa patlatmayı bırakın ve yapabileceğinizin en iyisine odaklanın. Eğer bir sunum, konuşma ya da gösteri yapıyorsanız, deneyim ve yeteneklerinizden beklentilerinizi yönetmeye ihtiyacınız var. Enteresandır ki, tüm bu iyi ve uygun özelliklerimizi (deneyim ve yeteneklerimizi) görmezden gelirken, kusurlarımızı büyütürüz. En iyi ve deneyimli konuşmacıların bile bir çok hata yaptığı bir gerçektir. Hata yaptıklarında durumu kurtarır, zerafetle devam ederler ve her şey güzel olur.

Konuşmacıların başarı anahtarlarından birisi; zerafetle devam etmeyi bilmeleridir. Dinleyiciler konuşmanızı durdurup ara vermediğiniz ve onlara itiraf etmediğiniz sürece hatalarınızın çoğunu asla bilmezler. Temkinli bir şekilde devam edin. Kendinize harika olmamak için izin verin.

Gelecekteki hatalarınızın tuhaf ya da farklı olabileceğini kabul edin ve onları aşın. Yetenekleriniz hakkında stres yaptıkça, insanların karşısında konuşma yapmak konusunda sahip olduğunuz stres daha da artar. Hatırlayın, siz sadece insansınız ve konuştuğunuz kişiler de öyle.

Konuşma Yapacağınız Salonda Pratik Yapın

Ne kadar az bilirseniz, o kadar çok korkarsınız. Mümkünse insanlar gelmeden önce konuşma yapacağınız salonda biraz vakit geçirin. Salonun farklılıklarının ve düzeninin bilinmesi yardımcı olacaktır. Böylece, sunum sırasında duracağınız ve hareket edeceğiniz yerleri ve uzun ofis sandalyesi dizileri gibi etraftaki çeşitli engellerle nasıl başa çıkacağınızı planlamanız mümkün olacak. Bu ev sahibi spor takımının sahip olduğu psikolojik üstünlüğe benzer.

Bunu bir düşünün: Spor takımları sahada ısınır, müzisyenler sahnede ses denetimi yapar ve göstericiler, gösteri yapacakları alanda prova yaparlar. Eğer fırsatınız varsa salonu keşfedin. Bu size araç-gereçlerinizin ayrıntıları üzerinde durma şansı verecek ve faili meçhul stres kaynaklarını ortadan kaldırarak fazlasıyla rahat edeceksiniz.

Sıvı Al, Egzersiz Yap, Lavaboyu Kullan

Gün içinde yapacağınız bazı şeyler, stresinizin azalmasına yol açabilirler. Öncelikle, yeterli su içtiğinizden emin olmalısınız. Dehidratasyon (vücudun sıvı oranının azalması) kendinizi yorgun hissetmenize yol açar ve dudaklarınızın, ağzınızın ve boğazınızın kurumasına yol açar. Bunun, insanların karşısında konuşurken ne kadar can sıkıcı olacağını bir düşünün.

Yine, egzersiz yapmak da faydalıdır. Günün erken saatlerinde fırsat bulabilirseniz, iyi bir egzersiz stresinizi azaltmanıza yardım eder. Endorfinler, sunumunuzu bir süreliğine de olsa aklınızdan atabilmenizi sağlarlar. Eğer sabah spor yapma fırsatınız yoksa, bir kaç dakikalık yoğun bir egzersiz de yeterlidir. Bir kaç şınav, mekik veya plank yapmanız yeterli olur. Ancak terlemediğinizden ve yorulmadığınızdan emin olmalısınız. Bunun da strese yol açmasını istemezsiniz.

Sunumdan 10-15 dakika önce lavaboyu kullanmayı unutmayın. Belki ihtiyacınız olmadığını düşüneceksiniz. Ancak stres sebebiyle vücudunuzun verdiği sinyalleri fark etmiyor olmanız ihtimali var. Konuşmanın ortasında sıkıntı yaşamaktansa, önceden önlem almayı tercih edin.

Derin Nefes Alın ve Basit Bir Obje Düşünün

Herkesin derin nefes almanızı ve rahatlamanızı söylemesinin bir sebebi var: İşe yarıyor! Ağır ve derin nefes almak, kalp atım hızınızı azaltır ve “savaş veya kaç” modundan, “her şey modunda” moduna geçebilmenizi sağlar. Elbette, söylemek yapmaktan kolay. Bu yüzden bazı kaynaklar, bu esnada basit bir objeyi düşünmenin yarar sağladığını düşünüyorlar:

“Zihninizde canlandırabildiğiniz bir görsel imaja odaklanın: yeşi bir yuvarlak, sarı bir kare, mavi bir üçgen. Duygusal ağırlığı olmayan herhangi bir renk (Yani, kırmızı olmasın). Bu objeyi olabildiğince net görmeye çalışın. Bunu düşünürken, konsantrasyonunuz yoğunlaşır. Araya diğer düşüncelerin, imajların girebileceklerini unutmayın. Bunları fark edin ve engelleyin. Sürekli zihninizdeki objeyi düşünün.”

Objeyi düşünürken yavaş ve derin nefes alın. Bir elinizi göğsünüze, bir elinizi karnınıza koyun. Burnunuzdan nefes alıp verin. Göğüs kafesinizi değil, diyaframınızı genişletmeye ve böylece alabileceğiniz kadar hava almaya çalışın. Vücudunuz ve zihniniz pozitif cevap verecektir ve kaygınız azalacaktır.

Sesinizi ve Vücudunuzu Isıtın

Konuşma yaparken, sesiniz kullandığınız enstrümandır. Basit ısınma egzersizleri, bunu en etkin şekilde kullanabilmenize yardımcı olur. Tekerlemeler söylemek, dil hareketleri yapmak ve nefes egzersizleri işe yarar. Kendinizi daha hazır hissettikçe, stresiniz de azalacaktır.

Yapacağınız sunumun içeriğini iyi bilmeniz elbette önemli. Ama defalarca tekrar ederek, adeta ezberden konuşmanız, konuşmanızın tekdüze olmasına sebep olur. Bunun yerine metnin giriş ve sonuç kısımlarına odaklanın. Çünkü konuşmanın hemen başında hata yapmak, stresinizi çok arttıracaktır. İyi bir giriş yaptıktan sonra düşeceğiniz hatalar ise o kadar zorlayıcı olmaz. Konuşmanın son bölümününde ne olacağını bilerek, konuşma sırasında ulaşacağınız noktayı unutmamış olursunuz.

Vücudunuzun ısınması da, sesinizin ısınması kadar önemlidir. Sunumdan 5 dakika önce ayakta durmaya başlamalısınız. Oturma pozisyonu, hareketsiz, pasif, inaktif bir duruştur. Ayakta durmak ise, enerjinizi toplamanızı ve harekete hazır olmanızı sağlar. Kan akışı hızlanır ve vücudunuz kısa sürede ayakta olmaya alışır. Bu noktada basit germe egzersizleriyle biraz daha gevşemeyi sağlayabilirsiniz.

Saçmalayın

Biraz saçmalamanın zararı olmaz. Normalde insanların karşısına çıkmadan hemen önce yapmayacağınız hareketler yapın. Komik bir surat, sesinizi değiştirip şarkı söylemek, saçma bir şekilde dans etmek gibi. Bunun faydası şu: İnsana komik görünüp görünmemeyi de kontrol edebildiği düşüncesini veriyor ve özgüvenini arttırıyor.

Saçmalarken bile kendimle barışık olabiliyorsam, diğer insanların karşısında gayet normal görünürken de rahat olabilirim. Yapacağım tek şey, konuşmak. Isınma hareketleri yaptığımı veya apaçi dansı yaptığımı kimse görmedi. Gördükleri tek şey, kendilerine bilgiler aktaran bir insan.

İnsanların karşısına çıkmadan hemen önce hızlı bir yöntem arıyorsanız, Advanced Public Speaking Institute’dan Patricia Fripp’in tavsiyesini uygulayabilirsiniz:

Bir bacağınızın üzerinde dikilin ve diğerini kuvvetlice sallayın. Daha sonra onu da yere basın. Hafiflemiş olduğunu fark edeceksiniz. Şimdi aynı işlemi diğer bacağınızla tekrarlayın. Bu esnada, ayağınızdan gelen enerjinin, başınızdan çıktığını hayal edin. Bu yöntem, aktörler tarafından sıkça kullanılır. Ellerinizi hızla sallayın. Her iki elinizi, bilekleriniz ve dirsekleriniz dışarıya bakacak şekilde başınızın üzerinde birleştirin. Daha sonra aşağı indirin. Bu, el hareketlerinizin daha tabii görünmesini sağlar.

Bir konuşma yaparken, dinleyicilerin mükemmel olduklarını sanarız. Halbuki onlar da bizim gibi hatalı insanlardır. Hepsinin bizi yargılamak üzere orada bulunduklarını sanarız. Halbuki çoğu yaptığımız konuşmayı bile yeterince dinlemeyeceklerdir.

Bu yüzden, fazla düşünmeyi ve kaygılarınızı bir kenara bırakın. Sahneye çıkın ve kendiniz olun.

Bu yeter de artar bile.

Kaynak: Lifehacker

Seda Avcı

21 yaşımdayım ve turizm rehberliği mezunuyum.Bir yandan da web tasarım kursuna gidiyorum.Bundan sonra web programlama ve grafik tasarım öğrenmeyi amaçlıyorum.Okuduğum bölümün etkisiyle belki de, mitoloji, arkeoloji, tarih ile ilgilenmeyi ve gezmeyi severim.Gezdiğim yerlerle ilgili bir şeyler yazmak, fotoğraflar çekmek çok keyifli.Fizik ve biyoloji diğer ilgi alanlarımdan.Bunlarla ilgili makaleler okumayı, belgeseller izlemeyi çok severim.

Sevebilirsin...

2 Yanıt

  1. süleyman dedi ki:

    Başımdan geçen ilk sunumum tam bir felaketti neyse ki o günler çok geride kaldı ve atlattım.

    Peki nasıl oldu ;üniversite öğrencisiyim seminer dersinden kaldım. Ertesi yıl ödevi hazırladım. Sunum yapacağım kürsüye geçtim. Bir anda 27 öğrencinin bana baktığını fark ettim (ki gayet normal ) her hareketimi süzüyorlardı. İlk panikle birlikte notlar birbirine karıştı panik tepeden yuvarlanan bir kar topu gibi büyümeye başladı ve püff ağzım kurudu ki anlatılmaz bir durum diliniz dönmüyor konuşamıyorsunuz .Sağ olsun hocam tam bir cankurtaran oldu benim için, durumu toparladı ve ben bir şekilde bitirdim sunumu. Bu gün şunu iyi biliyorum ki heyecan az olursa iyi fakat yüksek düzey hiç de güzel sonuçlar doğurmuyor. Heyecana gerek yok.

    Mesleğim gereği çok fazla sunum yapmaya başladım ve gördüm ki insanlar size bakarken bazen sadece bakıyorlar ne söylediğiniz duymuyorlar, yaptığınız hataları fark etmiyorlar kısa süre sonra da unutuyorlar. Yani bir sunum dünyanın en önemli işi değil sunum sırasında meşhur oluyorsunuz sonrasında gene sıradan bir vatandaşsınız mükemmel olaya çalışmayın illa ki hata olacak. Bir de heyecanlanan arkadaşlar için şunu söyleyeyim karşınızdaki kitle ya sizin ayarınızda ya da sizden alt bir konumda onlar olsa sizinle aynı performansı gösterecekler.

    • victory dedi ki:

      Tecrübelerinizi paylaştığınız için teşekkür ederiz.