Yıldırım!

Hayat ve ölüm arasında çok ince bir çizgi vardır. Misafir yazar F. Kılıç, başından geçen bir olayı bizimle paylaşıyor:

Şirin bir ilçede başlayan hayatımda şimdiye kadar pek çok ibretlik olayla karşılaştım. Bunlardan birisi de yine bu ilçedeki evimizde geçiyor. Ben o sıralar 12-13 yaşlarındayım. Normal bir günün gecesinde eskiler gibi erkenden yataklarımıza yatmıştık. Ne kadar süre uyudum bilmem, şiddetli bir gürültü ile uyandım. Hemen yatağımdan fırladım. Kapımı açtığımda herkesin odalarından çıkmış olduğunu gördüm. Hepimiz korkudan donup kalmıştık.
Şaşkınlığımız geçince gök gürültülerini duymaya başladık. Daha önce hiç duymadığımız bu gürültünün yıldırımdan kaynaklandığını düşündük. İyi de nereye düşmüştü? Evin içinde yıldırım izi aradık. Bu çok değişik bir duyguydu. Bir iz bulamadık ve tekrar yattık.
Ertesi sabah bizim en alt katımızda oturan komşuya gittik. Yıldırımla ilgili bir şey var mı diye sorunca, bize müthiş bir şey gösterdi. Bir yerde siyah köz haline gelmiş bir iz gördük. Meğer evin bacasından giren yıldırım üç katı geçerek en aşağıda böyle bir iz bırakmış. Üstelik bu yer yeni doğan kardeşimin beşiğinin hemen yanındaydı. O gün çok korktum ve o günü hatırladıkça içime hala bir ürperti gelir. Eğer o yıldırım birazcık yana düşseydi kardeşim sadece hatıralarımızda kalan bir bebek olabilirdi.

2 Yanıt

  1. mustafa dedi ki:

    yıldırımın birazcık yana değil de o düştüğü yere düşmesi kesinlikle yağmur damlasının düşüşü gibi rasgele değil. insan veyâ metal bir şey arasında tercih yapması gerektiğinde tereddütsüz metal üzerinden gidecektir.

  2. opereysin dedi ki:

    Yanlız şöyle bir durum var. Baca metal değil, kiremitten yapılı.