İmajınızı Zedelemeden Hayır Demenin 7 Yolu
Bir şeyin yapılmasını istiyorsanız, onu meşgul bir kişiye verin. Bu eski deyiş kulağa doğru gelmekle birlikte aynı zamanda o meşgul kişi için felaket anlamına da gelebilir. Sorumlu ve cömert biri olarak anılmaya başladığınızda, sonu gelmez talep ve istekler gelmeye başlayacaktır. Warren Buffet’in şu söylediklerinin nedeni de bu olabilir: “Başarılı ve çok başarılı insanlar arasındaki fark, çok başarılı insanların neredeyse her şeye ‘hayır’ demeleridir.”
İnsanlara yardım etmek ve onları memnun etmek arasında büyük bir fark olduğunu öğrendim. Verici bir insan olmak, her insanın her isteğine her zaman evet demek değildir. Aksine, insanların bazılarının (cömert vericilere ve “ödeşenlere” evet, ancak bencil alıcılara değil), bazı zamanlarda (kendi hedef ve tutkularınızdan ödün vermenizi gerektirmediğinde), bazı isteklerine (işe yarayacak özel kaynaklar ve becerilere sahip olduğunuzda) evet demektir.
Ancak geriye kalan zamanlarda köprüleri yakmadan ve itibarınızı zedelemeden nasıl hayır diyebilirsiniz? 7 farklı cevabı test ettim. Gördüm ki her birinin avantajları – dezavantajları var ve farklı durumlarda, farklı insanlar için daha uygunlar:
1. Erteleme: “Şu an çok yoğunum. Ama ileride iletişime geçmekten çekinme”
Bu ifade, benimle bağlantı kurmayı en çok önemseyenleri ayırt etmeyi sağlıyor. Tutkulu ve ısrarcı kişilere öncelik vermeyi seviyorum. Ama fark etmeden “stalkerları” ve “koparıcıları” – istedikleri şeyi almak için her şeyi yapabilecek agresif ve azimlileri – ödüllendirmiş oldum. Joel Stein’in üzülerek belirttiği gibi, oldukça sık bir şekilde, “ısrarcı olanlara” yardım ederken bırakın tekrar kapımızı çalmayı, zamanımızı almamak için bir kez bile bize başvurmayan saygılı insanları kaçırıyoruz.
2. Yönlendirme: “İstediğiniz şeyi yapma yetkinliğine sahip değilim; ancak şu ilginizi çekebilir.”
Pek çok isteğe, bunları kabul etmek zararlı olacağı için tarafımdan hizmet sunulmadı.
Kimseyi eli boş geri göndermeyi istemeyerek, özellikle tanımadığım insanlara genel olarak kesin tavsiyeler vermekten kaçındığımı belirten bir cevap veriyorum. Onun yerine, işinize yarayabilecek bazı kaynaklara şuradan ulaşabilirsiniz. Bu yönlendirmeler doğrudan hayır dememeyi ve benim zamanımı korurken herkese eşit muamele yapmamı sağlıyor.
3. Tanıştırma: “Bu benim uzman olduğum bir konu değil; ancak yardım edebilecek birini tanıyorum.”
Yardım edebilecek bir durumda olmadığım bazı zamanlarda, bunu yapabilecek birini tanıyor oluyorum. Tanıştırmalar, almaktan hoşlandığımız ama vermeyi unuttuğumuz hediyeler.
Öncelikle meslektaşlarımın bu tanıştırmaları isteyip istemediklerini öğreniyorum. Böylece en cömert vericileri isteklere boğarak cezalandırmamış; ilişkimizin ve itibarımın zedelenme şansını azaltmış oluyorum.
4. Köprü: “İkiniz aynı hedefler için çalışıyorsunuz”
Kaçınılmaz olarak, bazı durumlarda çabalar yetersiz kalıyor ve tanıştırma verimli olmuyor. Bir kişiye, diğer kişiye yardım etme zahmetini vermek yerine, karşılıklı yarar sağlayan bağlantılar kurmaya çalışıyorum. Birkaç girişimci, yardım alıp vermeye yarayan bir uygulama için geri bildirim almak istediğinde, birbirlerinin çabalarını desteklemek için iletişime geçmelerini sağladım mesela.
5. Grup Oluşturma: “Aynı soruyu soran başka kişiler de oldu. Bunu hep birlikte konuşalım.”
Eski bir öğrencimle bir konuşmam, farklı bir cevap şeklini fark etmemi sağladı. Ryan, iş hayatına askerlikten geçiş yapmıştı. Bu geçişi yapmak isteyen kişilerle ayda 100’ün üzerinde telefon görüşmesi yaptığını duymak beni şaşırtmıştı. Görüşmelerin her birinde kişilere benzer bilgiler verirken bunları tek tek yapmak bana verimsiz göründü. Bu kişileri küçük gruplar halinde haftalık Google Hangout görüşmelerine davet etmeyi önerdim. Daha sonra bu tavsiyemi kendim de izlemeye karar verdim.
6. İlişkisel Hesaplar: “Sana yardım edersem, diğerlerini yarı yolda bırakırım.”
Anne Lamott şöyle yazmıştır: “‘Hayır’ tam bir cümledir.” Ancak pek hoş bir cümle denemez.
İyi haber şu ki, bu riskten kaçınmak için bir yol var. Buna ilişkisel hesap deniyor ve bir kişiyi reddederken diğer kişilere olan sorumluluğunuzu açıklamayı tanımlıyor. İşte benim ilişkisel hesabım:
- Mentorlük istekleri: “Öğrenciler, profesyonel hayatımda benim en büyük önceliğim ama yılda 300’den fazla öğrenciye eğitim verdiğim için bunlara ek olarak mentorlük yapmam mümkün değil.”
Öğrenme Fırsatı
Bir kişi, cevap olarak ‘Hayır’ı kabul etmemekte ısrarcıydı. Erteleme, yönlendirme, grup oluşturma ve ilişkisel hesabı denedim; ancak vazgeçmedi.
Ona karşı açık olmaya karar verdim:
“Hayal kırıklığı için üzgünüm. Bu sene kendime koyduğum hedeflerden biri hayır deme becerimi geliştirmekti. Sen çetin biri çıktın ve bu durum, sanıyorum hedefim için iyi bir pratik olur…”
Bundan sonra ısrarcı olmadı. Ben de pratiklerime halen devam ediyorum.