“Tavuğuma Kışt Deme!”
Şuracığa not düşeyim. Son günlerin popüler konusu kuş gribi hastalığında, asıl risk altındakiler; tavuklarla birebir temas halinde bulunan köylüler, çiftçiler. Onlar hala tavuklarıyla şakalaşmaya devam ediyorlar da, evinde oturup fabrikasyon yumurta ve arada bir tavuk yiyen, tavuk denince aklına beyaz cıscıvlak bir yaratık gelen şehirdekiler korkudan neredeyse evlerine kapanacaklar.
Kimisi hayatına bu kadar önem veriyor, kimisi bu kadar az önemsiyor. Birinin hayatı tavuk, öbürününse yiyeceği. Aradaki dramatik fark, hafiften düşündürüyor insanı. Dünya Tarım Örgütü (FAO) 852 milyon insan aç diyor. Her yıl 6 milyon çocuk açlıktan ölüyor, diğerleri 2 dilim yiyip kalan ekmeği çöpe atıyor.
Tezatlar üzerine kurulu bir dünya… Eskiden köleler vardı, ayaklarında zincir, çalışırlardı. Şimdi maden ocaklarında çalışan, tozlarla hemhal olanlar var. Üstelik aç bırakılıyorlar. Hatta açlıktan ölüyorlar. Ama bunlar özgür, haklarını sonuna kadar koruyan haşmetlüüü devletleri var. Sonra cetvelle çizilmiş yapay sınırları da var. Böylesine özgürlük, kölelikten de beter.
Batı bu! Geçmişine Orta Çağ der tükürür, şimdisiniyse öve öve bitiremez. Çok da farklıymış gibi.