Hard Disk
Bir yerden bir yere hard disk taşımanız gerekse ve bir çanta alsanız elinize, içine hard diskleri dizip vuruverseniz sırtınıza… Kaç hard disk taşıyabilirsiniz?
En ufaklarını düşünürsek belki onlarca değil mi?
Peki sırtınızda taşıdığınız bu çantanın içindeki o hard diskler toplamda ne kadar bilgi taşıyabilirler?
Onlarca terabayt herhalde.
Peki bir 50 yıl kadar geriye gitseydik, bu sorularımızın cevabı ne olurdu, biliyor musunuz?
Türkiye’de kimsenin verebilecek bir cevabı olmazdı muhtemelen. Çünkü hard disk kelimesinin dilimize yerleşmesine daha çoook uzun seneler vardı.
Hatta ABD’de, IBM’in en başarılı mühendisleri bile, bu sorumuza bir anlam veremezlerdi.
Çünkü o zamanlar, hard diskler, çantalara değil, odalara sığabilecek büyüklüklerdeydiler.
1959 yılında üretilen, yandaki fotoğrafta gördüğünüz IBM’in 305 RAMAC isimli “bilgisayarının” hard diskini, uçaktan ancak vinçle indirebiliyorlardı ve bu bilgisayar, 9 metreye 15 metre uzunluğundaki bir odaya sığabiliyordu ancak.
Nostaljik mi? Evet. Komik mi? Galiba.
Ama bu fotoğrafın ve yazının nostaljiden başka bir anlamı var.
Vinçle taşınabilecek hard disklerden, avucumuza sığacak hard disklere kadar gelişen teknoloji kiminse, o teknolojinin dili de tabiatıyla onun oluyor. Bir diğer deyişle, “hard disk”in ismi, elbette “hard disk” oluyor.
Yapılanları seyretmekle yetinenlereyse, iş işten geçtikten sonra “Yabancı kelimeler kullanılıyor” diye yaygara yapmak kalıyor.