2016’da Ekonomi Nasıldı?

2017’ye günler kala dönüp arkamıza baktığımızda makro,mikro hatta mezo ekonomi açısından ayrı ayrı ciltlerce kitap yazabiliriz. Lakin bu yazıda ekonomi-politik çerçevesinde yüzeysel bir özeti ele aldım.

2016’ya başlarken TL’nin değeri, Türkiye’de reel ekonominin içinde bulunduğu dar boğaz ve gelişmekte olan ülkelerin borsalarının zayıflığı göz önüne alınarak 2015’de dip görüldü yorumları yapıldı.Ve 2016 için umut dolu dilekler sunuldu.

Tabi kimse Brexit’i, 15 Temmuz darbe girişimini ve Donald Trump’ın ABD başkanlık seçimleri kazanacağını hesaba katmamıştı.

İLK 6 AY

TCMB başkanı Murat Çetinkaya’nın 19 Nisan’da görevi Erdem Başçı’dan devralmasıyla birlikte Merkez Bankacılığında Türkiye yeni bir döneme girdi. Çetinkaya göreve geldikten hemen sonra “sadeleşme” adı altında faizleri indirme sürecini başlattı. Yılın ikinci yarısına kadar istediği ölçüde faiz indirimlerine devam ederek yatırımları artırmayı hedefledi. Yılın ikinci yarısının öngörülebilir olamayacağını hesaba katmıştı ve hamlelerinde geniş çaplı revizyonlara gitti. 23 Haziran’da neredeyse tüm dünyanın ters pozisyonda kaldığı Brexit referandumu gerçekleşti ve sonucunda İngiltere’nin AB’den ayrılma kararı çıktı. Kararın ardından Sterlin dolar karşısında tarihi düşük seviyeye geriledi.

İKİNCİ 6 AY

Biz dünya uzun bir süre bu olayı konuşacak  derken hemen ardından Türkiye, 15 Temmuz gecesi 20.45 sularında bayrağının renginin neden kırmızı olduğunu 21. yy’de tekrar dünyaya gösterdi. Ekonomik operasyonlarla iç karışıklık çıkaramayacağını anlayanlar 1980 darbesini Türk milletine hatırlatmaya çalıştı. Halkın feraseti sayesinde darbe girişimi başarısızlığa uğradı. Ekonominin ciddi anlamda bozulmasını bekleyenlere karşı TCMB 19 Temmuz’da gücünü ve dik duruşunu göstermek için tekrar faiz indirdi. 8 kasımda dünya 2. kez sürprizle karşılaştı. Donald Trump, Hilary Clinton’ın zayıf kampanya sürecini fırsata çevirerek dünyanın 2. Putin’i olmaya hak kazandı. Trump’ın kampanya süresince Amerika Merkez Bankası (FED) başkanı Janet Yellen ile çalışmayacağını açıklaması, bir belirsizliği daha dünya ekonomisine kazandırdı. 2016’nın başında bu yıl 4 kez faiz artıracağını açıklayan FED, yıl biterken artırmadık demesinler diye Aralık ayında sadece 1 kez faiz artırabildi. Dünyadaki konjenktürel dalgalanma onları da etkiledi. Avrupa’ya baktığımızda Avrupa Merkez Bankası (ECB) başkası Mario Draghi işlerin iyi gitmediğini Avrupa’nın hala büyüme ve deflasyon problemleriyle boğuştuğu gerçeğini yıl biterken basın toplantısıyla açıkladı.Ve varlık alım programı adını verdiği dünyaya bol likidite salınımını 2017 nisan ayından Aralık ayına uzatarak “Süper Mario” lakabını haketti. Euro dolar karışışında 1=1 için bir adım daha atmış oldu. Çin artık emek yoğun üretimden teknolojik inovatif odaklı sermaye yoğun üretime geçmeye karar verdi. Çin ucuz işçilik ve seri üretimle büyüme modelinden vazgeçmek için hızlı adımlarla hizmet sektörüne giriş yaptı ve bunun en açık örneğini spor endüstrisinde söz sahibi olmak adına dünyaca ünlü futbolculara değerlerinden çok fazla fazlasını vermek suretiyle ülkesine gelmeleri teklifinde bulundu. ABD 2008 Morgage krizini tamamen atlattığını 2016’da gelen ekonomik verilerle dünyaya ispatladı.Dolar dünyada diğer para birimlerine karşı hızlı bir yükseliş trendine girdi.Değerli madenler açısından bakıldığında ise orta doğudaki belirsizlik altın,gümüş,bakır vb. madenlerin değerini artırmaya çalışsa da ABD ekonomisinin güçlenerek dolar  endeksinin değerlenmesi bu artışı sunileştirdi.Dünya bunlarla uğraşırken yılın son çeyreğinde 15 Temmuzun bilançosu yavaş yavaş gelmeye başladı.Türkiye ekonomisi 27 çeyrek sonra ilk kez küçüldü.TCMB ilk 3 çeyrek faiz indirimlerine giderken son çeyrek tam aksine faiz artırımlarına gitmek zorunda kaldı.Değersizleşen TL enflasyon geçişkenliği sebebiyle dengeleri bozmaya başlamıştı. Değerlenen döviz kuruna birde özel sektörün döviz açık pozisyonlarının fazlalığı eklenince, hükümet tedbir paketleri açıklamaya yöneldi. Ve yıl biterken bir gerçeği de Pisa sonuçları yüzümüze vurdu. Eğitim olmadan bir üst lige çıkamayacağımızı artık inşaata, betona değil insana yatırım yapmamız gerektiğini yıl biterken tekrar hatırlattı. Türkiye’nin en büyük 5 şirketinin toplam değerinin ‘’55’’ kişinin çalıştığı Whatsapp’ın  değeriyle eşit olduğunu varsayarsak pozitif bir eleştiriydi. Genç nüfusuyla övündüğümüz ülkemizde eğitimli bir neslin yarınların mimarı olacağını bize hatırlattı. Sonuca bakacak olursak tüm bu olanlara rağmen Türkiye ekonomisi temellerinin sağlamlığını dünyaya bir kez daha kanıtlamış oldu.

2016’nın kazananı kim oldu derseniz?

Rakamlar Rusya’yı işaret etti.Trump’ın seçilmesiyle iki farklı liderin birbirine benzer özellikleri sayesinde birlikte ABD-Rusya ilişkilerinin gelecekte iyiye gitmesi beklentileri Rusya’yı öne çıkarttı.Artan petrol fiyatlarından dolayı bütçe dengesini toparlayan Rusya dışarıdan yatırımların artmasıyla beraber para birimi olan Ruble’yi yılın değeri en fazla artan para birimi konumuna yerleştirdi.

2017’de ABD’nin başına Trump’ın geçmesi,Rusya lideri Putin’in akıl almaz politikaları, AB’nin büyüyememe sorunu ve Çin’in yavaşlamayı işaret eden göstergeleri ve Türkiye’nin de içinde yer aldığı gelişmekte olan ülkeler ligindeki iç ve dış etkenlerle ekonomi-politik geçişkenliğinin daha da kuvvetleneceğini bekleyerek, 2017’nin dibin dibi olmamasını diliyor, en azından çocukların göz yaşlarını görmeyeceğimiz bir yıl olmasını ümit ediyorum.

İletişim

E-Mail: mehmetsedat.ocak@gmail.com

Twitter: @sedat_ocakk

Sedat Ocak

İhlas Koleji'12 Dokuz Eylül Üniversitesi - İktisat Denetim Kulübü - Yönetim Kurulu

Sevebilirsin...

2 Yanıt

  1. Rüçhan dedi ki:

    Teşekkür ederiz güzel bir özet olmuş