Eden Bulur
Geçen gün kitap okurken zil çaldı. Otomatiğe basmadan önce kimsiniz diye sordum, ses gelmedi. Ben de otomatiğe basmadım. Balkona gelip yeniden kitaba kaldığım yerden devam ettim. Bir kez daha zil çaldı. Bu sefer balkondan kapı girişine baktım. 3-4 tane çocuk koşarak kaçışıyorlardı. Önce çok sinirlendim, sonra gülümsedim. Aklıma özlü bir sözümüz geldi: Eden bulur.
Şimdi bulan taraf olsam da vakti zamanında eden taraftım. 🙂 Topluca zillere basıp kaçtığımız gün, komşuyu gıcık etmek için arabasının alarmını çaldırıp kaçtığımız gün, parkta oynarken aşağıdan geçen arabaların ön camına kum atıp kaçtığımız gün bir bir gözümün önünden geçti. Çok net değildi görüntü ama hâlâ hafızamdaydı.Bunlar eğlenceli olanlar tabi. (Bir kısmını itiraf bile edemiyorum.)
Sonra tüm bu haylazlıkların ortak bir yanı olduğu aklıma geldi. Sonuçta her faaliyetten sonra bir kaçış vardı. Önce bir haylazlık, birinin canını yakma ya da canını sıkma sonra kaçış… Demek ki çocuk, genç farketmiyor. İnsanın içinde hep bir adrenalin, hep bir heyacan arayışı oluyor.
Ama birilerini sinirlendirmek suretiyle eğleniyorsanız size bir hatırlatmam var. Ben yaşadım ordan biliyorum, eden bulur.
İllâ ki…
neydi be o günler. şimdi, tatlı bir tebessümü yüze yaymasında başka insandaki perspektif farkını ortaya koyan bir hadise. bakış açımız ne kadar değişiyor. bir de filmi istersen ileriye sar. şimdi yaptıklarımız ilerde güleceğimiz şeylere dönüşüyor. ben yaptım ordan biliyorum 🙂
güzel yazı…