Bekleyenler

Bekleyenler

Beklemek acıdır bilirim.

Gurbetin tozlu yollarında, Meşeler Köyü’nün köhnemiş misafir evinde, karları erimeye yüz tutmuş Efeler Tepesi’nin yamacında, bunaltıcı öğle güneşinde bir çınar gölgesinde, Anadolu gecelerinin ayazında üşümüş bir dağ evinde şahit oldum beklemelere.

Günlerdir, aylardır, yıllardır bekleyenleri gördüm.

Yüreklerinin tam orta yerinde yanan ümitti gördüğüm.

Kavuşma ümidi.

Aslında ümit, kısa sürdüğünde su gibi ferahlatır, mutluluk verir insana. Ama kavuşmak uzamışsa ve yollar kesişmiyorsa bir türlü, bu ümit yanar yüreklerinde bekleyenlerin.

Bir meşale gibi değil, bir avuç kor gibi.

Dağlar yürekleri, köz eder.

Ama bir şey vardır ki, beklemekten de beter!

Ona “Ne beklediğini bilmeden beklemek” derler.

Bekleyenlerin aklında hep bir tek soru vardır: “Ne zaman gelecek?”

Ne beklediğini bilmeden bekleyenlerin ise zihnini bir başka soru kemirir durur:

“Ya geldiyse? … ve ben bilemediysem…”

Photo credits: Joseph Hoban

İbrahim

Hekim. Yazar, beğenirse çevirir, kod yazarak eğlenir. 2002'den beri internette yazıyor.

Sevebilirsin...