Hayat dersleri

Hayat dersleri

Ben Burak.

26 yaşındayım.

Önceden çocuktum. Evet, o zamanlar, bu gerçeği kabullenmek istemiyordum.

Yalnızca büyümek istiyordum.

Önce çocukluk bitti, ergenlik çağı başladı. Huysuz, kendini beğenmiş birine dönüştüm, sesim kalınlaşırken. Ebeveynlerimden daha bilgili, yaşlılardan daha tecrübeli sandım kendimi.

Hayatın yükünü sırtlanabileceğimi, hatta gerekirse daha fazlasını da yüklenebileceğimi düşündüm. Yaşı büyük olanların, neden hayata daha çekinik yaklaştıklarını anlayamadım.

Saatlerce yürüdüm, oynadım, konuştum. Böyle yapmayan büyüklerin, içlerinin çürümüş olduğuna addettim.

Emirlere karşı gelmeyi marifet, kuralları hiçe saymayı karakter, arkadaş uğruna dersten kaçmayı erdem sandım.

Çevremdeki herkesi, hayatımdaki küçük detaylar olarak gördüm. Büyüklerime gereken önemi veremedim.

Dedemin babası yaşlıydı, benimle ilgimi çekecek konularda konuşamazdı. Gençliğinde profesyonel anlamda boks ile uğraştığını biliyorduk ama, bize bir şey anlatmazdı. Ne zaman bir araya gelsek, gençliğini anlatmaya başlardı gerçi, ama dinlemezdim, canım sıkılırdı.

Ninem tarhana hazırlar, biber kuruturdu. Evi siler, süpürürdü. Çamaşırları, bulaşıkları yıkardı. Boş vakti kalırsa, ki her nasılsa kalırdı, örgü örerdi. Yapılacak hemen her işi kolaylaştıracak bilgilere sahipti. Ama işlerini bölmek istemediğimden, soru sormazdım ona.

Mahallemizin yaşlı bir bakkalı vardı. Bir şeyler almaya gittiğimizde, bedava sakız verirdi, söyleyeceklerini dinlersek.

“Aman hırsızlık yapmayın.” derdi, “Sakın şununla arkadaş olmayın.”

Sakız için katlanırdık ama, öğütleri canımızı sıkardı. Arkadaşlık yapmamamızı söylediği çocuklar, mahallenin en muzip çocuklarıydı. Onlar olmadan eğlence de olmazdı.

Ayakkabıcı vardı sonra, mahallemizde. İlerlemiş yaşına rağmen, tutkal kokulu loş dükkanında sabahtan akşama kadar çalışırdı. Yanında çalışan, torunundan küçük kalfa, kahveye kaçardı halbuki, her fırsatta. Bu kadar çalışmasına anlam veremezdim.

Yıllar içinde, saydığım bütün bu insanlar terk-i diyar eylediler.

Dedemin babasını 13 yaşımdayken kaybettik, ninemi ise 18 yaşımdayken.

Bakkalımız, ben 14 yaşındayken, bir gece kalp krizinden vefat etti.

Ayakkabıcı dükkanı ise, dedemin ve ninemin vefatı arasında, şimdi hatırlayamadığım bir tarihte indirdi kepenklerini. Kapısında, Vefat dolayısıyla kapalıyız” yazıyordu.

Bu olayların arasında, o kadar çok dikkat dağıtıcı şey oldu ki, birer birer aramızdan ayrıldıklarının farkına varamadım bu asırlık çınarların.

Birileri vefat ediyordu, hepsi buydu. Dedemle ninemin vefatlarına çok üzüldüm tabi, ama bir kaç ay sonra unutup gitmiştim bu üzücü olayları. Diğerlerini ise bir kaç günden sonra unuttum, gitti.

Aradan yıllar geçti. Şimdi oturup kendi kendime düşündüğüm anlarda, aklıma hep imkanım olduğunda yapmadığım, fakat şimdi eksikliğini hissettiğim konular geliyor.

Dedemin karşısına geçip, babasından duyduğu kahramanlık hikayelerini dinlemek isterdim mesela. Bir iki boks tekniği öğretmesini isterdim bana. Madalyalarını kazandığı boks müsabakalarına nasıl hazırlandığını sorardım. Onun kadar çevik olup olmadığımı sorardım.

Ninemin, vakti değerlendirebilmek üzere tavsiyelerini öğrenmek isterdim.

Bakkal amcaya sormak isterdim, “Arkadaş olmamamızı tembihlediğin o çocukların, ileride aylak, işsiz, antisosyal insanlar olacaklarını nereden fark ettin?” diye.

Ayakkabıcıya, “Bu çalışma aşkının sebebi ne? İlerleyen yaşına rağmen neden çalışıyorsun? Kalfan neden senin kadar çalışmıyor?” diye sormak isterdim.

Sözün özü, on yılların tecrübesinden süzülerek gelen hayat derslerini, özünden almak isterdim.

Alamadım.

Ama bu hatalarımı geç de olsa fark etmem, olumlu bir yönümün ortaya çıkmasına sebep oldu: Artık yaşlıların yanına oturuyor, tecrübelerini dinlemekten zevk alıyorum.

Yaşıtlarım, insani ilişkilerdeki başarımı övüyor, bunu karakterime veriyorlar.

Bu özelliğin, ömürleri boyunca yüz binlerce insanla görüşmüş olan insanlardan “ders alıyor” olmamdan kaynaklandığını bilmiyorlar.

Bu eğitime başlamayı, size de tavsiye ederim.

Daha geç olmadan…

İbrahim

Hekim. Yazar, beğenirse çevirir, kod yazarak eğlenir. 2002'den beri internette yazıyor.

Sevebilirsin...

1 Yanıt

  1. fkilic dedi ki:

    Bu genç yaşında bunları düşünebildiğin için seni tebrik ederim.
    Büyüklerimizden öğreneceğimiz o kadar çok şey var ki.