Toplum Baskısı
İnternetin en büyük sitelerinde dışlamalar oluyor mu? Oluyor, hem de istemediğiniz kadar…
İnternetin ortaya çıkışından beri, günlük hayatımızda karşımıza çıkan pek çok şeyin internet alemindeki yansımalarına tanıklık ettik. Spam maillerden, paragraf genişliklerine uzanan geniş bir yelpazede bütün alışkanlıklarımız internete de taşındı. Bu adetlerden bazısı, sonraki yıllarda gündemimizden düştü: Çünkü internete uymuyorlardı.
İnternete taşınan “şey”ler, basım teknikleriyle sınırlı değildi. Kavgalar, tartışmalar, hakaretler, geyik muhabbetleri de internete ilk sıçrayanlar arasına girdiler. Neticede günlük hayatta etkileşim içinde olduğumuz insanlarla, internet adını verdiğimiz oluşumu oluşturan kişiler aynı olduğu için, böyle bir durum oldukça normal karşılanabilirdi.
Fakat internetin, günlük yaşamımızdan temel bir farkı vardı: Kuralları yoktu! Bu kuralsızlık, esneklikten öte bir rahatlık, zorbalığa varabilecek bir saldırganlık için uygun bir zemindi. Kuralsızlar interneti kısa zamanda mesken edindi, ardından onları kontrol edecek sistemler kuruldu. Hep kurallar, büyük problemlerin arkasından geldi. Halbuki toplumlarda önce kurallar konulur, sonra problemler ortaya çıkardı. İnternette öyle olamadı.
Aradan geçen yıllar içerisinde, “İnternet özgür olsun!” diyenlerin büyük bir kısmı, bu özgürlüğün de sınırları olması gerektiğini kabullendi. Geç de olsa internetle ilgili de kurallar konuldu, kanunlar hazırlandı.
Burada kurallar derken, yanlızca yazılı kurallardan bahsetmiyoruz. İnternetin bu kuralların dışında, yazılı olmayan adabı da oluşmaya başladı. Her site, kendine has, yazılı bir metine bağlı olmayan, yahut çok özet bir metne bağlı olan adab kuralları geliştirdi:
Kimi sitede sadece site sahipleri yazdı, diğerleri okudu.
Kimisinde isteyen herkes hem yazdı, hem okudu.
Kimisinde ise yazan da, okuyan da, denetleyen de hep herkes oldu. Ki buna web 2.0 denildi. Topluluk kuralları en çok bu sitelerde belirdi.
Kimi sitede büyükler konuşurken, küçüklere söz düşmedi.
Kimi site, herkese eşit davranacağım derken, daha çok fayda sağlayabilecekleri elinden kaçırdı.
Kimi site fazla baskıcı oldu, kimisinin ortamı fazla laçkalaştı.
Kimi sitelerin üyeleri, ayrı bir dünyada yaşadıklarını zannettiler. Farklı bir kültür oluşturdular. Sokakta bir anlam ifade etmeyen esprilere güldüler, sokakta akla bile gelmeyen konulara ağladılar.
Fark ettiniz mi bilmiyorum ama böylece her topluluk kendi kültürünü oluşturdu. Belki de buna bir noktada “toplum” adını vermek bile doğru olacak. Bu toplumun kabul ettiği değerlere ters düşenler, toplumda fazla sivrilenler, toplumda arada kaynayanlar sıkıntılar yaşadılar.
Sanal alemin, gerçeğinden bir diğer farkı, elbette “Esc” tuşunun bulunmasıydı. Eleştiriye dayanamayan tasını tarağını topladı, web sayfasını bir daha açmamak üzere kapattı. Mücadeleci olanlar, sanal sayfalarda tutunmaya çalıştılar.
İnternetteki en büyük topluluklardan biri olan Digg’de de bugünlerde “toplum baskısı”na örnek teşkil edebilecek bir olay yaşanıyor:
Site Kartviziti:
Digg, üyelerin web’deki ilginç sayfalara bağlantı verdiği, daha çok üye tarafından onaylanan yazıların ana sayfaya yükseldiği çok popüler bir sosyal içerik sitesi. Site üyeleri, bir yazıyı isterlerse oylayabiliyor veya negatif yönde puanlayabiliyorlar. Oylamaya Digg‘leme deniyor. Bury (Göm-) özelliği ise negatif yönde puan vermek anlamını taşıyor.
Digg üyelerinden birisi, her Digg’inin ana sayfaya çıkmasıyla meşhur olmuş. Digg’in binlerce kullanıcısının onbinlerce Digg’i bir kere bile ana sayfada yayınlanmazken, bu üyenin haberlerinin sürekli ana sayfada yer alması, üyeleri kızdırmaya başlamış. Bu sebeple bu üyenin attığı ana sayfaya düşen haberlere, diğer üyeler can sıkıcı mesajlar atmaya başlamışlar ve bu durum için değişik teoriler üretmişler. Bir kısmına göre, bu haberlerin sürekli ana sayfaya çıkmasının sebebi, bu üyenin kendi onaylama ağını kurmuş olmasıymış. Buna göre, attığı her haberi, onlarca arkadaşı aynı anda oyluyor, ana sayfaya çıkmasını sağlıyormuş. Bir diğer teori ise, bu üyenin sürekli Reddit gibi sitelerde ana sayfaya düşen haberleri Digg’e eklemesi sebebiyle ana sayfaya çıkması. Gerçekten de üyenin Digg’lediği sayfanın çoğunun daha önce popüler oylama sitelerinde ana sayfaya düştüğü görülmüş.
Üyelerin can sıkıcı yorumlarına karşı bu üye pek cevap vermiyormuş, bu sebeple üyeyi başkalarına hakaret etmekle de suçlayamıyorlarmış. Fakat Digg kullanıcılarından biri bu üyenin haber yaptığı bir resimde oynama yaparak yeniden Digg’lemiş: Yaptığı değişiklik bu üyeyi kötülüyormuş. Bu haber binlerce kişi tarafından oylanmış ve ana sayfaya düşmüş.
Bunun üzerine üye, “İstenmediğim yerde durmam” tarzı bir mesaj atmış kişisel sayfasına, siteden ayrıldığını açıklamış.
Bu üyenin siteden ayrıldığı haberi de ana sayfaya düşebilecek kadar oylandı. Bu haberin altına eklenen yorumların çoğu da, habere sevinen insanların tepkileriyle doluydu.
Peki ne olmuş oldu? Sürekli ana sayfaya çıktığı için suçlanan bir kişi, site kurallarını ihlal etmemesine rağmen dışlandı ve siteden uzaklaştırıldı.
Kimse bunun sebebinin tamamen tesadüf olabileceğini düşünmedi. Yahut Digg’in Bury özelliğini kullanmakla yetinmedi. Çoğu saldırgan bir tavır takınarak kendisini tatmin etmeyi tercih etti.
Toplum baskısı, internet özgürlüğü, internet kanunu gibi popüler konularda konuşurken bir fikir verebilir bu konuştuklarımız.
Kurallar ne olursa olsun, bu kurallardan memnun olmayan bir kesim oluyor. Herkesi memnun etmenin yolu ise, kuralları ortadan kaldırmaktan veya yüksek miktarda esnetmekten geçmiyor.
Ne yazık ki web 2.0, bir yönüyle web sayfalarının chat sayfalarına benzemesine sebep oldu.
“Ağzı olan konuşuyor”, bize de “en iyi web 2.0 tasarımları” benzeri yazılarla oyalanmak kalıyor.
“Web 2.0 pek çok şey getirdi ama, acaba kullanıcı özgürlüğünün sınırı neresi olmalı?” tarzı sorular saçma bulunuyor, internette sınırsız özgürlükten bahsediliyor.
Her ne demekse…