Sarin Gazı Nasıl Bulundu?
Her şey, 1936 yılında Bayer‘den (Evet Aspirin’i üreten firma) Gerhard Schrader isimli bir bilim adamının, böceklerin sinir sistemini felce uğratan bir böcek ilacı üretmeye çalışmasıyla başladı. Daha sonra çalışmalar, Almanya’da Nazilerce kullanılan, Zyklon B kimyasalının da üretildiği IG Farben Fabrikası’nda devam etti.
Schrader, yaprak bitlerini öldürebilmek için, organofosfat adı verilen kimyasal bir sınıf üzerinde çalışmalar yapıyordu. Asistanı ile birlikte çalışırlarken, tabun adı verilen bir bileşim sentezlediler. Sentezin gerçekleştiği sırada laboratuvar zeminine damlayan bir damla renksiz sıvı; halsizleşmelerine, görmekte ve nefes almakta zorlanmalarına sebep oldu. Kimyasal öylesine etkiliydi ki, tamamen iyileşmeleri üç haftalarını aldı.
Schrader, aslında bilinen ilk sinir ajanı sınıfını keşfetmişti: Tabun, yahut GA, “sinir gazının babası” tarafından keşfedilen G serisi sinir ajanlarının ilki olarak tarihe geçecekti.
Bu keşif, Naziler için bulunmaz fırsattı. Yetkililer, Schrader’in böcekleri öldürecek ajanlar üretmekten, insanları öldürecek ajanlar üretmeye dikey geçiş yapmasını emrettiler. Tabun üretebilmek için yeni fabrikalar kuruldu ve Naziler tam 12000 tondan fazla tabun depoladılar. Sonraki yıllarda, Schrader G serisinde üç yeni ajan sentezledi: Sarin (yahut GB), soman (GD) ve siklosarin (GF). Ancak Almanlar, tabunu ana kimyasal silahları olarak tutmaya devam ettiler.
Sarin ismi nereden geliyor?
Siyanürden 500 kat daha toksik olan Sarin, enteresandır ki, kendisini keşfeden insanların “onuruna” isimlendirildi: Schrader, Otto Ambros, Rüdiger ve Hermann Van der Linde.
Sonraları, tabuna göre çok daha ölümcül olması, üretim maliyetinin düşük olması ve gaza dönüşümünün kolay olması gibi sebeplerle, Batı, sinir gazı olarak Sarin’i kullanmayı tercih etti.
Nazilerin depoladığı onca sinir gazına ne oldu dersiniz? 2. Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru, 1945’te, Sovyet birlikleri tabun üretilen fabrikaları ele geçirdiler ve depolanan tabunu Oder Nehri’ne döktüler.
Sal Suya Gitsin!
“Bir dakika, bir dakika…” dediğinizi duyar gibiyim. “Nehire mi döktüler?”
Evet, kimyasal silahları suya döktüler! Bu yolu 1970’lere kadar ABD de kullanmıştı. Hatta istenmeyen savaş malzemelerinin ve kimyasal silahların elden çıkarılması için bu yol özellikle tercih ediliyordu. Operation CHASE adı verilen bir seri operasyonda, ABD ordusu on binlerce ton askeri malzeme ve otuz iki bin ton sarin gazı ve hardal gazı taşıyan bir düzine kadar gemiyi, ABD’nin doğu sahillerinden 200 mil kadar açığa gönderip, batırmıştı! CHASE, neyin kısaltmasıydı sanıyorsunuz? “Cut Holes and Sink ‘Em”in! (Delikler Aç ve Batır – En azından dürüst bir isimlendirme)
Bunlar yetmezmiş gibi, düzgün kayıt tutulmadığı için, ABD ordusu bu okyanus çöplüklerinden sadece yarısının yerini biliyor. Geriye kalanların nerde olduğu bile meçhul.
Sarin Kaşiflerine ne oldu?
Savaştan sonra Britanya hükumeti Gerhard Schrader’i işe almak istedi. Ancak 1947’de Bayer’deki işine geri döndü ve kendisine yanaşan istihbaratçılara şöyle dedi:
“Bitkileri koruma alanına geri döndüğüm için çok mutluyum. Savaş sırasında toksik maddeler alanındaki çalışmalarım asla arzularıma uygun olmadı. Gıda geliştirmeyi desteklemek isterim. Ama yeni yaralar açmak istemiyorum.”
1948 yılında, Hitler’in kimyasal silah başmühendisi ve Nazi kimyasal silahlar programının fikir babası olan Otto Ambros, savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlar sebebiyle Nuremburg’da yargılandı ve 8 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Sadece üç yıl sonra, Ambros ABD’ye götürüldü ve ABD ordusuna, ABD’nin Sarin kimyasal silahı programına fikirleriyle destek olma görevini üstlendi.
Kapak Fotoğrafı: Fotoğraftaki “Honest John” savaş başlığı, düzinelerce bombacık taşıyor. Her bombacık, 450 gram kadar Sarin ihtiva ediyor.
Teşekkür ederim. Çok yararlı bir yazı olmuş.