21. yüzyıl aşırılıkları
21. yüzyılın henüz başlarındayız. Fakat debdebeyle ayak bastığımız milenyumdan sonra geçen kısacık süre, 21. yüzyılın nasıl olacağı hakkında fikir verebiliyor.
Bir kere herşey daha global.
Bush’un sabah kahvaltısında ne yediğinden, Uganda’da düşen 3 kişilik uçağa, bilmemne adalarının bilmemneresinin 4 şiddetinde sallanmasından, bilim adamlarının çoğu birbirine ters düşen ve kesinlik taşımayan, ama sanki bir şeylere çözüm bulunmuş gibi lanse edilen, araştırma yazılarından haberdarız. Evet, bu bizi aslında hiç ilgilendirmiyor ama bilmek istiyoruz.
Çünkü medya bilmemizi istiyor.
Eh biz de kendisini kıramıyoruz.
Paris Hilton’un hapishanede geçirdiği birkaç günde neler yaptığı, hapishaneye kaç kere girip çıktığı, haberlerin en önemli konusu oldu örneğin. Halbuki kimse hapishanelerdeki milyonlarca insanı haber yapma gereği hissetmiyordu.
iPhone çıktı piyasaya mesela. Çıkmadan önce o kadar çok konuşuldu ki, herhalde dünya değişecek zannetti herkes. Pek de enteresan bir şey olmadığı anlaşıldı.
Peki neden bu kadar konuşuldu (ve konuşuluyor) iPhone? Muhteşem bir telefon olduğu için mi, çok kaliteli bir pazarlama stratejisiyle halka sunulduğu için mi? Eğer sebebin ilk seçenek olduğunu düşünüyorsanız, söyleyebilir misiniz: Peki neden bu alet güzel Türkiyemizde satışa sunulmadan bu kadar tantanası yapıldı?
Son günlerde de Harry Potter veya nam-ı diğer Hayri Pıtırcık’ın maceralarını takip ediyoruz. Amerika’da, şaka değil, 12 milyon adet basılacak kitap.
Hangi ilmi kitap bu kadar basıldı? Hadi onu geçtik, Harry Potter gerçekten bir edebiyat şaheseri sayılabilir mi?
“Çok okunan kitap, iyi kitaptır” diyenler için sorunun cevabı “Evet”.
Önümüze bir şeyler koyuluyor ve bunları bizimmiş gibi benimsiyoruz. O kadar aşırıya kaçıyoruz ki, pazarlanan ürünü çoğunlukla kendimizden bir parça addetmeye başlıyoruz.
Vurgunu vuranlar köşelerine çekilip para saymakla vakit öldürürken, biz yeni bir metaya çoktan yapışmış oluyoruz.
Ne yazık ki kaybeden taraf da hep biz oluyoruz.
tıpkı playstation 3 çılgınlığı gibi insanlar 600-700dolar vermek için niye sıraya girerlerki.2 gün sonra sıkılıp bi kenara tacakları bir oyuncak için mi?