Şu “online oyun” dedikleri…
Misafir yazar Riverwind, “Dünya Online Oyunlar Sempozyumu” hasebiyle bilmemnereden bildiriyor:
Hepimizin bildiği gibi bilgisayar teknolojilerinin ve internetin hızla geliştiği bu güzel çağımızda bilgisayar oyunlarının yeri büyük. Bir zamanlar pacman, dave gibi oyunlara “zamanının ötesi” yakıştırılması yapılırken, bugün kendilerini aşırı basit dos oyunları olarak nitelendiriyor, binlerce kişiyle aynı anda grafik ağırlıklı bir oyunu internet üzerinden kesintisiz oynayabiliyoruz. Haliyle her oyun bayat kalıyor, karşımızda gerçek insanların olmadığı oyunları hava civa sayıyoruz. Bu ilk yazımda online oyunlara değineceğim. Online oyun kelimesi size bir şey çağrıştırmıyorsa, yazıyı okumanıza gerek yok, pek bir şey anlayamayacaksınız :).
Online oyun piyasası son beş yılda oldukça hareketlendi. İnternet bağlantılarının hızlanmasının bu hareketlilikte büyük payı var. Bu oyun kategorisinin ayrı bir yeri var şüphesiz. İnsanı bağımlısı yapar, bulaştınız mı zor kurtulabileceğiniz bir illettir :).
Yazımıza en çok oynanan online oyunlardan biri olan Counter-Strike efsanesi ile başlayalım.
CS, kendi başına bir oyun olmamasına, Half-Life’ın en çok tutulan modu olmasına rağmen, zamanla Half-Life’dan daha çok popülerliğe ulaşmış bir oyun. Harika bir oynanabilirliği var ve süper aksiyon bir oyun oluyor kendisi. Şu an eski popülerliği epey geride kalmasına rağmen internet cafelere gittiğinizde mutlaka 5-6 bilgisayarda CS oynayan çocuklar göreceksiniz.
Oyun inanılmaz derecede çekici. Terorist ve Anti-Teröristler olmak üzere iki takımdan oluşmasıyla birlikte başlayan oyuncular arası gruplaşma eğilimi, “Koruyun beni!” nidalarıyla tavan yapıyor, bir yandan adrenalin salgılıyor bir yandan takım çalışmasını öğreniyorsunuz. Bu hengamede 3-4 saat art arda oynamanıza rağmen sıkılmıyor, sıkılmadığınıza şaşırıyorsunuz. Ben aralıksız 12 saat CS oynadığımı bilirim (yarım saat yemek ve tuvalet molası hariç :)).
Şu sıralarda ne yazık ki CS pek tutulmuyor. Grafik motorunun eskide kalması gibi bazı yan sebepler de göz ardı edilemez ama, bu çöküşteki temel sebep, online oyun topluluğunun Steam denen ahmak bir sistemle baltalanması, çökertilmesidir. Bu “kendince akıllı” sistem sayesinde, orijinal oyuna sahip olmayanlar internet üzerinden oyun oynayamıyorlar. Ülkemizde orijinal oyun kullanımının %1’in altında olduğunu düşündüğümüzde çöküşün sebeplerini daha rahat anlayabiliyoruz sanırım :). Gerçi sonraları steam cracklendi ve yeni serverlar oluşturuldu ama CS oyuncuları bellerini doğrultamadılar. İnsanlar CS’den soğudu ve yeni çıkan MMORPG türü oyunlara yöneldiler.
(m)assively (m)ultiplayer (o)nline (r)ole (p)laying (g)ame şeklinde açılımı olan oyun türüne son zamanlarda pek çok yeni oyun katıldı. Bunlardan dünyada en popüler olanı World Of Warcraft. Ülkemizdeyse Knight Online denen illet oyun daha çok rağbet görüyor. Ben ikisini de oynamış bir oyuncu olarak şunu açıkça söyleyebilirim: İkisi de son derece bağımlılık yapan oyunlar. Gerçi WoW ile ilgili fazla bir tecrübem yok ama hayatımın son iki yılı KO denen illet oyunla geçti. Uğraştık, didindik, debelendik, Level’ımız 70 oldu. Bu seviyeye ulaşınca aklıma bir soru takıldı: Ee noldu şimdi? Dahası, ne kazandım? Tamam, doğruya doğru; keyif aldım, ama sınıra ulaştım. Şimdi ne yapacağım? PK (player killing) mi? Boş versenize! Onu da denedim ama sıktı artık.
Bu oyun bana ne kazandırdı? Açıkça söyleyeyim: Hiçbir şey. Peki ne kaybettirdi? Hımm… Nerden baksanız 400 $ kaybettirdi. O parayla işe yarar donanım alabilirdim. Bu kadar kötüledim ama, laf aramızda hala oynadığımı da ekleyeyim. Eskisi kadar sık değil tabi.
Karakterimi satmayı düşünüyorum. Yeri gelmişken söyleyeyim, bu işin de kendine has bir sektörü var. Karakterler ve oyundaki “item” dediğimiz eşyaları reel parayla satabiliyorsunuz. Üstelik satışlara rağbet de iyi durumda (Ben de bir keresinde satın aldım :S) Level 70-80 arası “full item”lı bir karakter 1 000 ile 3 000 YTL arasında bir fiyata satılabiliyor.
Yine de size tavsiyem bu oyuna hiç başlamamanız. Oyunda envai çeşit hile dönüyor. Oyuncuların %90’ının Türk olması aklınızda bir şeyler canlandırıyor değil mi? :). Yapımcılar açıkları hızla kapatıyorlar ama zeki Türk milletimiz kapalı duvarı bile delip açık üretebiliyor, yapımcıların çalışması havanda su dövmekten beter oluyor.
World of Warcraft’la ilgili fazla bir tecrübem olmadığını söylemiştim. Ancak aldığım duyumlara ve kısa süren oyunculuk deneyimimden edindiğim tecrübelerime göre KO’yu halkımızın tabiriyle “solda sıfır” bırakır. Oyun hem grafik, hem içerik, hem de oynanabilirlik açısından tam bir şaheser. Seveninden dinleyeceksiniz oyunu, bakın nasıl tarif ediyor:
“Hani o KO denen zımbırtıda ejderhaya binip dağlarda gezintiye çıkma imkanıvar mı ? Ejderhayı bırak at bile yok at! Heheeyt!”
Anlayacağınız WOW’un yanında KO son derece basit bir oyuna dönüşüyor. Blizzard Entertainment’ın farkını fark ediyoruz :). Online oyun camiasında Diablo gibi bir oyunla çığır açan firma, yine harika bir iş başarmış.Yalnız oyunun bir dezavantajı var: Aylık ücreti. 18 $ olan aylık ücret, bu evsaftaki bir oyun için uygun bir fiyat esasında. Hiç olmazsa KO gibi, insanları “FREE TO PLAY! GEL GEL GELL BELEŞ!” diyerek yamacına toplayıp, kendine bağımlı hale getirdikten sonra önlerine “tak” diye “Non-Premium Users cannot login this game” (özel üyeliği olmayan giremez huleynn) yazısını yerleştirmiyor. Şaka değil, bu yazı insanların ruh halinde derin izler bırakıyor, yazıyı gören oyuncu bazı bazı yemekten içmekten kesiliyor, dumura uğruyor.
Eğer hizmetiniz ücretli olacaksa, en başından ücreti isteyin kardeşim! WOW bu işi hakkıyla yapmış ve “18 $’a sınırsız hizmet sunayım. Hilesi, hurdası yok. Yeni kodladım! Buyrun oynayın!” diyerek alkışı hak etmiştir.
Yazıma son vermeden önce şu sıralar deli gibi oynadığım bir başka online oyuna da değinmeden edemeyeceğim. DotA, yani Defense of the Ancients. Bir Warcraft III haritası olan şaheser, Warcraft III’u kendi içinde sollayarak en çok oynanan oyunlardan biri haline geldi. Bu oyun, bir strateji harikası. İnsanı sıkmıyor ve zekayı da geliştiriyor (Bu da benim tesellim işte :)). Oyunun KO ve WOW’dan temel farkı, strateji oyunu olması ve ülkemizde ücretsiz olmasıdır. Tabii ki orijinal Warcraft satın alınıp Battle.Net sunucularında (ki bunlar Blizzard’ın öz hakiki serverları oluyorlar) oynanabilir, ancak lag (oyun içi takılma) olacağı bellidir ve fiyatı da azıcık tuzludur. Biraz reklama girecek ama zaten Türkiye’de tek bir WarIII serverı var. Hadi onun da direk adresini vermeyeyim. Adı Wepla. Araştırın bulun, her şeyi devletten beklememek lazım ama değil mi? :).
Yazıma son noktayı koyarken, bitirici vuruşumu da yapmak istiyorum: Online oyunlar insana keyif verir, bazı bazı insanı eğlendirir, kah güldürür, kah düşündürür. Ama bir yere kadar! Her şeyde olduğu gibi, online oyunlar konusunda da aşırıya kaçmak bağımlılık yapar ve zararlıdır. Diğer online oyunlardan bahsedemedim ama, onlar da inşallah olursa bir dahaki yazıya kalsınlar. Son sözüm, yine söylüyorum: KO denen oyundan uzak durun! Online oyun oynayacaksanız, WOW veya DotA’yı tercih edin.
Ben DotA’yı seçtim.
Karar sizin.
Türk gençliğinin göz ağrısı Online Oyun sektörünü iyi incelemiş ve etüd etmiş yazarımız 🙂 Çok da hoş bir yazı olmuş.
Counter-Strike (Half-Life) online oyun sektörüne damgasını vurmuş bir başyapıt bence de. Yıllardır oynanıyor ve en az 5 sene daha bu şekilde gidecektir. Ne yazık ki her muhteşem oyunun da başına gelen bela gibi bu oyuna da hile musallat oluyor ama gene de oynayanlar bıkmıyor usanmıyor ve internet-cafeleri zengin etmeye devam ediyorlar. 🙂
Knight Online’ı son derece ilkel bir oyun olarak görüyorum. RPG(Role Playing Games) dünyasına hiçbir yenilik getirmediği gibi oyunun dinamiği açısından da bir oyuncunun “rol yaparak” oynaması mümkün değil. Oyun tamamen “hadi baba yaratık kesek” mentalitesiyle oynandığı için gençlerin haftalık harçlarını boşu boşuna ziyan etmelerinden öteye ulaşamıyor.
Bu yazıda yazar kardeşimin Ultima Online’dan bahsetmemesine üzüldüm, “Online oyun” kelimesi Ultima Online ile ortaya çıkmıştır bile denilebilir. Hem rol yapma hem de oyun zevki açısından doruklara ulaşmış bu oyun 1991’li yıllardan beri oynanıyor ve bağımlılık yapıyor, aileler dağıtıyor, oyuncu ve ailesi arasında gerginliğe tam gaz sebep olmaya devam ediyor 🙂
DotA ise başlı başına bir şaheser, son derece güzel bir oyun olan Warcraft 3’e muhteşem bir orjinaliteyle yaklaşmış oyunu yapan kişi… Gerçekten de zeki insanın öne geçtiği bu oyun son yıllarda epey oyuncu kitlesine hitap etti.
Online oyunlar, oyunculuğun zevkli olduğu tek alan olmaya devam ediyor. Tek başınıza oynadığınız oyunlardan aldığınız zevk ile mukayese etmeye bile gerek yok 🙂
DotA gerçekten çok kaliteli bir yapım.Bu konuda kesinlikle görüşlerinize katılıyorum.Zaten WoW ve dotA aynı firmaya ait.Knight Online gerçekten berbat bir oyun.Oyunun gerçek üreticisinin serverlarında hileler kol gezerken vatandaşımızın kurduğu private ya da PlayerVsPlayer (PvP) serverların çoğu güvenlik sistemleriyle hile açılması engellenip oyunu zevkli kılmıştır.Bizim evde de online oyunlar oldukça tutulur.Ben Knight Online Private oynarım.Abim dotA,WoW oynar kız kardeşim web tabanlı sanalika,stardoll tarzı oyunlar oynar.Online Oyunlar kanımıza işlemiş desenize ! 🙂