Eski bilgisayarların özlediğimiz 5 yönü
Kişisel bilgisayar kavramının ortaya çıkışından bu yana, bilgisayar teknolojileri o kadar büyük bir hızla ilerledi ki, kendini bu akıma kaptıran bizler, birkaç yıl önce hangi durumda olduğumuzu çoktan unuttuk. Çok değil, bir kaç yıl önce harika bulduğumuz 3D oyunların bugün yüzüne bile bakmıyoruz. Daha yükseği varken, neden eski şeylerle vakit öldürelim ki?
Bu yazımızda, kilobaytlardan gigabaytlara uzanan bu kısa ama hızlı yolculuğumuzda hâlâ eskiye özlem duymamıza yol açan 5 özelliği sıralayacağız.
1. Gereğinden fazla RAM
Bill Gates’e ithaf edilen ilk sözlerden biri, kişisel bilgisayar kullanıcılarına 640 KB‘nin (evet kilobaytın) yeteceği düşüncesidir. Bill Gates daha sonra bu sözünü reddetmiş olsa da, o yıllarda (1981) 640 KB’yi yetersiz bulabilecek kimsenin olmadığını itiraf etmeliyiz.
O zamanların efsane bilgisayarları Apple II ve Commodore 64, 48KB ve 64KB sistem hafızasına sahiplerdi. IBM PC’nin sistem konfigurasyonunda ise 16KB hafıza yer alıyordu. Çok az kişi bundan rahatsızlık duydu. Kişisel bilgisayarların ortaya çıktığı ilk 10 yılda, bir türlü 640 KB’nin üzerine çıkılamadı.
Bugün ise Windows’u virtual memory illetinden kurtarabilmek için en az 2 gb gerekiyor.
2. Basit, Registry’den kurtaran özellik
WordPerfect’inizin özelliklerini mi değiştirmek istiyorsunuz. Yapacağınız şey çok basit: WP.INI’yi açın, keyfinize göre düzenleyin.
INI dosyalarıyla oynayarak, bilgisayarınızın ayarlarını değiştirebilme kolaylığı Windows 95’ten önce yapabileceğiniz tek şeydi. Evet, bazı ayarlar gizli kalıyordu ama, kabul edelim ki bizi Registry’nin HKEY_local_machine tarzı garip ifadelerinden kurtarıyordu.
Üstelik INI dosyalarını kopyalamak, taşımak, saklamak oldukça kolaydı.
3. Yanınızda taşıdığınız programlar
Harddisklerin pahalı olduğu (Hatta, bulunmadığı) dönemlerde, bir programı kullanmanın tek yolu bir diskete kaydetmekti. Bu şekilde hazırlanan programlar, tamamen disketinizin içinden çalışıyordu. Böylece disketinizi kendi bilgisayarınızdan çıkarıp bir başka bilgisayara taktığınızda, programı kendi ayarlarınızla kullanabiliyordunuz.
U3 benzeri USB sürücülerinin yapmaya çalıştığı şey de, işte yıllar önce kullandığımız bu güzel sistemi günümüze taşıyabilmek.
Bir USB ve bütün programlarınız elinizde! Rüya gibi!
4. Hızlı açılışlar
Windows, uzun yıllardır bilgisayarın açılma süresini hızlandırmaya çalışıyor. Onlarca driver, bir kaç antimalware ve hafızaya doldurduğunuz diğer muhteşem şeyler sebebiyle Windows’unuz her zaman yavaş açılacak.
Eski zamanlarda, ya işletim sistemi de ROM’da bulunuyordu (Bu sebeple bilgisayarınızın açma tuşuna bastığınız anda bilgisayarınız kullanabilir hale geliyordu); yahut bir disketle bilgisayarınızı başlatıyordunuz. Ki bu da birkaç saniyenizi alıyordu.
5. Virüs mü? O da ne?
O yıllarda da virüsler vardı ama, virüsten korunma gibi bir derdimiz yoktu. Bir kere virüs taramaları şimdikinden çok hada kısa sürüyordu. Pek çok bilgisayarın harddisk’i bulunmadığı için, disketinizi yazma korumalı hale çevirerek temiz olduğundan kolayca emin olabiliyordunuz. İşin doğrusu 2 cm’lik bir yapışkan bant, bugün kullandığımız harika antivirus programlarından daha çok fayda sağlıyordu.
Bu yazı PC World’de yayınlanan 5 Things We Miss About Old-School Computing yazısından tercüme edilmiştir.