Japonya Notları – Nikko
Japonya’da Tokyo’dan sonraki durağımız Nikko şehriydi.
Tokyo’da Asakusa’dan trene bindik. Utsonomiya’da aktarma yaparak 2,5 saatte Nikko’da olduk. Bilet olarak, aktifleştirdiğimiz JR Passlarımızı kullandık. Biletle gitmek isterseniz bilet 1350 Japon Yeni, yani yaklaşık 25 lira.
Tokyo’dan giden turistlerin çoğu günübirlik turla gidiyordu. Ancak biz Nikko’da 1 gece kalmayı tercih ettik ve Nikko’yu gezmeden önce otele yerleşmek istedik. Otelin adı Nikko Suginamiki Youth Hostel.
Ama rezervasyon yaparken dikkat etmediğimiz şey, otelin Nikko merkezine çok uzak olmasıydı. Oteli ararken, yeşil Nikko’nun ormanlarının derinliklerinde birazcık kaybolduk. Karşımıza ayı çıkmasını beklerken, teknolojik Japonya’nın içecek otomatlarıyla karşılaştık ve rahatladık. Bozuk paramız olduğu sürece açlıktan ölmeyeceğiz :).
Neyse şükürler olsun ki, oteli zor da olsa bulduk. Ama otele girmemizle, çatur çutur sesleri duyup korkudan donmamız bir oldu. Korku-gerilim filmi havasında seslerin geldiği odanın kapısından bakınca anladık ki, meğer bizim otelde çocuklara Kendo dersi veriliyormuş.
Kendo geleneksel Japon kılıç yani katana kullanma sanatı. Zamanında samurayların kendini eğitmek ve geliştirmek için kullandıkları kılıç tekniklerinin, günümüzdeki spor hali de diyebiliriz.
Otele yerleştik ve sonunda Nikko’yu gezmeye başladık. Nikko’nun sloganı Nikko = Nippon yani Nikko = Japonya. Nikko gerçekten de tapınakların ve doğanın iç içe geçmesiyle karakteristik, belki biraz abartılı ama mistik bir Japon şehri.
Nikko tapınaklarından Toshogu, Futarasan ve Rinnoji tapınakları UNESCO Dünya Mirasi Listesi’nde yer alıyor. Tapınakların hepsi birbirine çok yakın ve biletleri kombine şekilde satılıyor. Bunlardan Toshogu tapınağı, Tokugava şogunluğunun kurucusu Tokugawa Ieyasu ile torunu Tokugawa Iemitsu’nun mezarlarının bulunduğu şinto tapınağı. Yapılış tarihi 1619 yılı.
Şogun ne derseniz, dönemin Japonyasında babadan oğula geçen askeri yönetim derebeylerinin en tepesindeki kişi. Şogunlar aslında Daimyo denen feodal beylere bağlıydılar. Ancak başlı başına kendileri de büyük güçlere sahipler.
Tokugava şogunluğunun ayrıca bir önemi, merkezi yönetime en son katılan şogunluk olması. Aynı zamanda bu tapınak görmeyen, duymayan, bilmeyen “Üç Maymun”un ilk olarak kullanıldığı yer. Ancak buradaki Üç Maymun; kötüyü görmem, kötüyü duymam, kötüyü söylemem şeklinde daha felsefi boyutlarda kullanılıyor.
Rinnoji tapınağı 766 yılında yapılmış. Ormanların içinde yer alması, sakin bir konuma sahip olmasından dolayı Budist rahiplerin inzivaya çekilmek için tercih ettikleri bir tapınak.
Futarasan tapınağı da 767 yılında yapılmış bir şinto tapınağı.
Bu tapınağın benim için en ilgi çekici noktası bu tapınağa bağlı kutsal köprü anlamına gelen shinkyo.
Efsaneye göre 766 yılında Nantai Dağı’na ibadet etmek için çıkmaya çalışan Shodo ve takipçileri Daiya Nehri’ni geçememişler. Bu noktada kolunda iki yılan bulunan bir tanrılarının ortaya çıktığına ve iki yılanın bir köprü oluşturup Shodo ve takipçilerinin karşı kıyıya geçmesine yardımcı olduklarına, buradaki köprünün bu şekilde oluştuğuna inanıyorlar. Ancak orijinal köprü çok kez yıkılmış ve orijinaline sadık kalınarak yenileri yapılmış.
Nikko’da tapınak gezmesini bitirip ufacık bir bakkala girdik. Bakkal dede çok çok yaşlıydı, gözleri görmüyordu. Aldıklarımızın fiyatını ödedik. Dede görmeyen gözleriyle fatura kesmeye çalıştı ama bir hayli zorlandı. Öyle ki biz dedenin parmaklarını tuşlara getirerek faturayı yazdırdık.
Bizim ülkemizde her şeyin bir faturalı bir de faturasız fiyatı var ne yazık ki. “Biz neden bu haldeyiz?” sorusunun en açık cevabı bu sanırım. Dolandırıcılığın büyüğü küçüğü olmaz.
Dağ başında, gözleri görmeyen bakkal bile fatura kesecek kadar dürüst. Japonlar böyle insanlar.
Japonya’da dikkatimizi çeken bir durum da, insanların çoğunun maskeli gezmesiydi. Sorduk neden diye, grip olan insanlar başkasına bulaştırmamak için, alerjik insanlar ise polenlerden etkilenmemek için takıyorlarmış.
Bir sonraki yazım Amerikalıların bile bombalamaya kıyamadığı Kyoto hakkında.