THE ATLANTIC TUNNEL – II
Çok Yakın, Hâlâ Çok Uzak
80′ lerin başı. Margaret Thatcher’ın özgür girişimci İngiltere’si ile (girişimci derken herhalde sömürgeci şeklinde her millete girişen İngiltere demek istiyor, neyse 🙂 ) yeni bir dönem başlar. Artık her şey bir fiyat etiketi almaya başlamıştır. Gizli toplantılarda çokuluslu organizasyonlar, İngiltere ve Amerika hükümetleri bir araya gelir. Uzun görüşmelerden sonra Birleşik Devletler ve Britanya yönetimleri tünel üzerindeki bütün haklarını bir konsorsiyuma 360 milyar dolara devreder.
Hükümetler büyük firmaların şiddetle istediği Amerika ve Britanya arasında hızlı tren projesine yeşil ışık yakarlar. Yani bu tünel gerek yapılan büyük özelleştirme neticesinde gerekse yapılmaya çalışılan ulaşım sistemleri nedeniyle artık askeri olmaktan çıkmıştır.
8 Haziran 1986 yılında tünelin iki ucu birleşti. Ama hâlâ her şey bitmemişti.
Bugün Neredeyiz?
Aslında bizim nerede olduğumuz gayet açık ama tüneli yapan konsorsiyum yazdığı için ben yine konuyu fazla saptırmıyorum. Evet 86 yılında tünelin son iki ucu da birleşir ama mühendis ve bilim adamları tünelin yalnızca güvenli olmasını istemezler. Etkileyici, yeterince hızlı ve çevre dostu olması için de çabalarlar. (Ç.N.=Vay vay vay gözlerim yaşardı be.) Sözü edilmeye değer olan şey şudur ki, Atlantic Tunnel Corporation kalan bütün işleri söz verdiği tarihe kadar bitireceğini açıklamaktan mutluluk duyar. Eylül 2009′ da dünyanın Atlantik üzerinden uçmaya alternatif; daha hızlı, daha güvenilir bir ulaşım sistemi olacak.
Biraz Daha Detay
Oh be şu sıkıcı çeviri işi bittiği için daha bir rahatladım. Evet bugün 2006’dayız, yani tünelin açılmasına daha 3 sene var. O halde biraz daha incelemek için bolca zamanımız var.
Sistem Nasıl Olacak?
Evet bu yolu insanlar kendi arabalarıyla 8 saat 20 dakikada gidecekler. Gidecekler diyorum çünkü henüz tünel açılmadı. Sabredin biraz daha. Hesap hatası mı diyorsunuz? Ben de öyle zannetmiştim ama değil. Evet mantığınız şöyle diyor 3200 millik bir yolu 8 saatte gidebilmek için 400 mil/saat gibi bir hıza sahip olmamız lazım. O da 640 küsür kilometreye tekabül eder ki; tünelden geçmek isteyen herkesin mutlaka 2 yüksek basınçlı turbocharger’ la beslenmiş küçük bir jet motoruna sahip modifiyeli Bugatti Veyron tarzı birer uçağa pardon arabaya sahip olması gerekir. 🙂 Tamam tamam şaka yaptım. Evet tünelden 8 saatte geçeceğimiz araçlar 400 mph hızına sahip MagLev Trenler. Evet bu maglev dediğimiz olay basitçe manyetik tren diyerek geçiyoruz. (İnşallah bu trenler hakkında detaylı bilgiyi başka bir yazımda yazacağım.) Peki trenle gideceksek nasıl kendi arabamızla gideceğiz. Trenlerin yapısı şöyle olacak ki; çift katlı son derece lüks kabinlere sahip trenler, alt katta otomobil üst katta da yolcu taşıyacaklar. Tıpkı bir feribot gibi. Ve üstündeki bunca yüke rağmen saatte 650 km hız yapacaklar. Heyecan verici değil mi? Şu an maglev’ ler Almanya, Çin , Japonya gibi ülkelerde prototip olarak kullanılıyorlar. Saatte 550 km’yi aştılar. Şöyle bir durum var ki maglevler de aerodinamik sıkıntısını aşmak gerçekten zor. Hızlandıkça aşmanız gereke hava direnci miktarı hızın küpü olarak artmakta. Atlantik Tüneli projesi mühendisleri de bu olayı aşmak için tünel içine vakum fanları yerleştirmişler. Böylece tüneldeki hava miktarını sürekli vakumlayarak minimumda tutacaklar. Hava miktarı az olduğu için direnci de az olacak. Saatte 640 km hız tabii ki öngörülen bir hız. Bunun altı veya üstü olabilir. Ama deneme sürüşlerinde (bu sürüşler tünelde yapılmıyor ayrı bir test pisti var) 600 km’ ye yakın hızlar görülmüş.
Biterken
Evet insanoğlu tarih boyunca imar projeleri gerçekleştirmiş. Teknolojinin gelişmesiyle de birlikte bu projeler artık daha çok hayal dünyamızın derinliklerinden çıkıp gelmekte. Okyanusun altından 5000 km lik bir tünel fikri ilginç bir proje. Sıfır sarsıntı, minimum ses ve aracınla bir kıtadan diğerine geçmek heyecan verici olsa gerek. (Asya’ dan Avrupa’ ya geçmek pek heyecan vermiyor gerçi 🙂 Alıştık)
Hoşçakalın!
Serinin diğer yazısı:
The Atlantic Tunnel – I
çok güzelmiş
GERÇEKTEN HEYECANLANDIRICI.ÇOK ZEVKLE OKUDUM.BÖYLE BİLGİLENDİRİCİ YAZILARININ DEVAMI DİLEĞİYLE…