Bilgisayar oyunlarından öğrendiklerimiz
1. İnsanları öldürmek normal (!) dir.
2. 14 yaşındaysanız, gözlerinize kadar inen saçınız varsa ve küçük bir kasabada yaşıyorsanız, çabuk büyüseniz iyi edersiniz. Çünkü dünyayı kurtarmanız gerekir!
3. “Can kaybetmek” diye bir kavram vardır. Yeri geldiğinde “insanın canı” %70-50 ve hatta 10 bile olabilir. Buradaki yüzde, sağlam olan organlara göre belirlenmez. Garip bir şeydir.
4. 2004 yılı dolaylarında tıp çok ilerlemiştir. Bir duvarın arkasına gizlenirseniz, “canınız dolabilir”.
5. Ailenizin söylediklerini bir kenara bırakın. Yerde bulduklarınızı yemeniz faydalıdır! (Evet Prince of Persia’da zehirli şişeler de geliyordu ama kim hatırlıyor ki onu?)
6. Bir gün dünya uzaylılar tarafından istila edilirse, yapılması gereken şey, kahraman birini testten geçmemiş bir tanka/uzay gemisine veya uçağa bindirip, uzaylıların üzerine salmaktır. Uzaylılar tek vuruşta ölürler. Müsterih olun, sayı önemli değildir; kahramanımız hepsini sili süpürebilecek yeteneğe sahiptir.
7. Taretini arkaya çevirip ateş etmeye başlarsanız, tankınız daha hızlı gider.
8. Yiyecek, odun, altın ve taşla bir cihan devleti kurabilirsiniz.
9. Çoğu koruma, tekrar karşılarına çıktığınızda, kendilerini 20 saniye önce boğmaya çalıştığınızı unutmuş olurlar.
10. Uzak Doğu sporlarının savaş alanında ne kadar işe yaradığını daha iyi anlarsınız.
11. Vurulduğunuzda, bir acı hissetmezsiniz. Nişan alma kabiliyetinizde de azalma olmaz. Ama her nedense, görüş açınız birkaç saniyeliğine kırmızıya dönüşür.
12. Makineli tüfeklerin şarjörünü yenilemenin en kolay yolu, silahı duvara çevirmek ve tetiğe asılmaktır.
13. Oraya buraya serpiştirilmiş gibi duran kutuların içinde, kutulardan çok daha küçük olan tek bir eşya bulunur. Hani konteynerın içine konmuş bir bilgisayar kasası gibi… Bu eşya, nasıl oluyorsa, altında destekleyici bir şey de olmadan yukarıdan aşağıya ve sağdan sola kutunun tam ortasında yer alır.
14. Herkes İngilizce konuşur. Naziler de, uzaylılar da, zombiler de… Bu öylesine bir alışkanlık haline gelmiştir ki, İngilizce konuşmayanları yadırgarız.
15. Hep kabul edildiği gibi, tecrübe ve bilgi, sıkı çalışma ve eğitimle ele geçmez (!). Bu iki özelliğinizi “geliştirmenin” yolu, etrafta dolanıp vahşi canlıları kesmekten geçer.
16. İri adamlar yavaş ama güçlüdürler. Zayıf adamlarsa bunun tam tersidir.
17. Yere bakarsanız, ayaklarınızı göremezsiniz.
18. Patlayıcılar, yalnızca diğer kapılardan biraz daha parlak olan kapılarda işe yararlar.
19. Yüksekteki bir şantiye iskelesinde çalışmaktaysanız, Üst kattan gorillerin fıçı yuvarlayabileceklerini göz önünde bulundurmalısınız.
20. Modern savunma sistemleri yüzlerce mil öteye kadar etki gösterebilseler de, hava/uzay/deniz savaşlarında, asıl gümbürtü düşmanla aranızda 50 metre kalınca kopar.
21. Pilotların bağlı kalmalarını gerektiren pek çok kural olduğunu bilsek de, ters dönmüş bir uçakla Golden Gate köprüsünün altından problemsizce geçebiliriz.
22. Savaş çok eğlencelidir (!).
23. Silaha doğru yürümekle silahı almak arasında, pratikte hiçbir fark yoktur.
24. Çoğu Uzak Doğu sporu, yeşil kuşaktan itibaren nasıl ateş topu atılabileceğini öğretirler.
25. Oyunlara bakılacak olursa, eski çağlarda generaller, yakınlaştırılabilir ve döndürülebilir 3D haritalarda savaş meydanlarını görüp, kocaman oklara basarak askerlerini yönetebilmişlerdir.
26. Elinize bir silah geçirdiyseniz, dünyayı ortasında büyük bir artı işareti olan bir görüş açısından görmeye başlarsınız.
27. Geri geri koşmak, ileri ileri koşmak ve yanlara gitmek hemen hemen aynı hızda yapılabilecek aktivitelerdir.
28. Şişman insanlar oyunlarda genellikle kötü karakter çıkarlar. Oyunun başlarında yanınızda yer alsalar bile, fırsatını bulunca hemen sizi satarlar.
29. Modern savaşlarda yer alan tank çatışmaları, gelecek yıllarda maziye karışabilir: Yeni taktik, bütün tankları seçip, rakibin gücü en fazla olan tankına saldırmaktır.
30. Eğer bir dövüşü kazanmanıza rağmen rakibiniz yere düşmediyse, boynunu kırmanızı bekliyordur.
Bilgisayar oyunlarından öğrendiklerimiz 2