Otobüste yer vermeme sanatı
İstanbul halkının büyük bir çoğunluğu şehir içi yolculuklarında belediye ve halk otobüslerini kullanıyor. Minübüslerin ana hatlardan çekilip ara yollara verilmesi bu kullanımı ziyadesiyle arttırdı. Özellikle eskiden minibüslerin çok kullanıldığı yerlerde otobüslere sadece ilk duraktan binilebiliyor, sonrasında otobüsler diğer durakları transit geçiyor ve ulaşımımız hızlanmış oluyor (!).
Binmenin bile başlı başına bir olay olduğu otobüslerde, bir de oturmuşsak; çok şanslı sayılırız. Ama genelde diğer insanlarla eşit yorgunlukları paylaşan gençlerin oturma gibi bir şansları olmuyor. Otururlarsa da bu çok uzun sürmüyor, yer vermek zorunda kalıyorlar çünkü.
Şimdi sizlere otobüste yer vermeme sanatının inceliklerinden bahsedeceğim.
- Öncelikle otobüse binerken dikkat edeceğimiz hususlar var. Bindiğiniz durakta otobüs dolu oluyor ama hemen iki adım gerinizdeki durakta otobüste oturma şansımız oluyorsa, nazlanmayıp yürümelisiniz. Ayakta durmak yürümekten daha fazla yorucu olabilir. Diyelim ki bindiğiniz durağa otobüs az dolu geliyor ama durak kalabalık. İşte o zaman otobüsün nerede duracağını kestirmek en önemli olaydır. Tam yeri bilirseniz ilk 3’te binmeniz garanti oluyor.
- Bin bir zahmetle elde ettiğiniz yeri kaptırmamaya niyetlisiniz. O zaman her şeyden önce acımasız olmalısınız! Vicdan azabınızı yenmek için sürekli sizin de bünyenizin zayıf ve çabuk yorulur olduğunu düşünün. Bu size güç verecektir.
- Her zaman cam kenarlarını tercih edin! Bu sizin rakibinizle aranızdaki mesafeyi açacak ve sizi kolaylıkla taciz etmesini engelleyecektir.
- Ne olursa olsun rakibinizle göz göze gelmeyin! Eğer gelirseniz şefkat duygularınız ortaya çıkacak ve gardınızı düşürecektir. Nerede oturursanız oturun; ya dışarıyı seyredin ya da bir şeyler okuyun.
- Kulağınız bir şey duymamalı. Bir şey duymadığınızı da otobüstekiler anlamalılar. Tüm kuralları uygulasanız bile bir yer bulup oturamamış biri hıncını sizden şu şekilde çıkarabilir: “Utanmıyor musun?! Bak yanında amca son nefesini veriyor sen hala yer vermiyorsun!” Bu tarz ayıplanmalardan etiklenmemek için ucu boş da olsa bir kulaklık edinin.
- Ne zaman inecek olursanız olun, koltuğa her zaman artık otobüsün o koltuğunda yaşamaya devam edecekmiş gibi oturun. Sizi görenler “Bu kalkmaz.” diye düşünsün.
- Oturacağınız yeri iyi seçin. Sanıldığı gibi en arka bu işler için etkili değildir! İnsanlar daha fazla ilerleyemedikleri için sürekli yanınızda kalırlar. Ara yerlerde oturursanız yanınızdakiler sürekli değişir ve kalıcı hedef olmaktan kurtulursunuz.
- Ters oturun! Ters oturmak ters oturamayan tüm rakiplerinizi eleyecektir. Eğer ters oturabiliyorsanız, bu avantajınızı kullanabilirsiniz.
- Normal olun! Kızgın, depresif bakışlar rakiplerinizin size karşı daha çok bilenmesinden başka bir işe yaramaz.
- Uyuyun! Bütün bu önerileri gerçekleştiremiyosanız bile, uyumak kesin çözüm olacaktır.
Tüm bu uyarılar ışığında siz de artık otobüsten yürüyen ceset halinde inmeyebilirsiniz. Gelecek yazımızda “Serveti için akraba öldürme sanatı”nı inceleyeceğiz (!).
hahaha 🙂
yola çıktığımda en uyuz olduğum durum, yer verme gereksinimi duyma fobisi 🙂
ama bu yazıya bakılırsa uzman olmuşum ben bu konuda, bu çağdaki yaşlıların deyimiyle bütün saygısız gençler gibi 🙂
bir ara belediyenin bu konuda bir uygulaması vardı. yaşlılara az trafikli saatlerde ücretsiz veya indirimli tarife ile seyahat imkanı veriyorlardı. yani sabah çalışan insanlar işe giderken bir de gezmeye çıkmış tekaüt amcaya / alışverişe giden teyzeye yer verme problemi ile karşılaşmasın diye. otobüste her zaman benden daha zor durumda gözüken herkese yer veririm. bununla birlikte her gün iki saat yol gidip geldiğim zamanlar da oldu. ve o zamanlardan hatırlıyorum, çok defa o kadar bitkin oluyordum ki, yer almak için ısrar eden amca ya da teyzelerin büyük haksızlık yaptıklarını düşünüyordum. bu işin iki ucunu iyi dengelemek lazım bence. tabii en güzeli, kimsenin yorulmadığı kaliteli toplu ulaşım.
@mustafa
çok güzel özetlemişsiniz durumu.
yaşlı amcaları görünce benim ruhum daha yaşlı bari bedenime yazık etmeyeyim diyip vicdanımı dizginliyorum…
Metrobüste bu işin mantığı değişti, onun için yeni yazı yazmak gerekecek…