Nasıl kötü blog yazarı olunur?

ABD kaynaklı Kişisel Gelişim Programları’ndan kopma “10 adım”, “20 adım” yazıları; popülerliğini yıllardır sürdürüyor. Popüler teknoloji sitelerine bir göz gezdirin, en çok okunan yazıların arasında bu tarz yazılar olduğunu kolayca farkedebilirsiniz.

Sanırım bunun sebebi, insanların aklında kalmasının daha kolay olması.

“10 adımda …” yazıları genellikle bir işi nasıl iyi yapabileceğinizi anlatırlar. Biz bu yazımızda, 10 adımda nasıl kötü blog yazarı olabileceğinizi açıklayacağız. Bu yöntemleri aynen uygularsanız, çoğu insan sitenize bir daha girmek istemez. Böylece “sanat için sanat” anlayışınızı pekiştirme fırsatı bulabilirsiniz.

1- Kopya içerik: İçeriğinizi başka kaynaklardan kopyalayın. Blogların mantığı, kendinize ait bir şeyleri yayınlamaktır. Boşverin! En başarılı Türkçe bloglardan bir kaç tanesini seçin, yazılarını kendi sitenizde yayınlayın. Araştırma yazılarını falan, sakın ola ki kaçırmayın.

O sitelerin sahipleri, size uyarı mailleri falan atarsa, umursamayın. Durumunuz başka platformlarda tartışmaya başlanırsa, hemen üste çıkın. Yazıyı silin, orijinal kaynağa hakaretler edin. Böylece insanlar sizden nefret etsin.

Haklılığınızı ispat etmek için, sitenizin ziyaretçi sayısıyla övünün. Yazıların sizin sitenizde daha çok okunduğundan dem vurun. Millet bunu önemsemiyor olsa da, okuyucularınız önemseyebilir.

2- Argo sözcükler: “Yazı ile konuşma birbirinden farklı olmalıdır” diyenleri sakın önemsemeyin. Sokak ağzıyla cümleler kurun. Rahatsız olanlara başka sitelere gitmelerini söyleyin, “Sen sakın sokağa çıkma, orası burdan beter!” deyin. Hangi dünyada yaşadıklarını sorun.

3- -De, -ki ekleri: Bazı durumlarda önceki kelimeye bitişik yazılmaması gereken -de, -ki gibi eklerle, soru eklerini mutlaka bitişik yazın. Böylece insanlar sizi anlayamaz. Bu konuda sizi uyaranlara “Banane! Sanane! Ona ne?” gibi cevaplar verin. “Beni anlamak isteyen böyle de anlar!” deyin. Aşağıdaki yazım şeklini sonuna kadar savunun:

“sende benimle gelcenmi şimdi”

Bu şekilde, insanların bloglara değer vermemesine zemin hazırlayan muhteşem (!) blogculardan biri olabilirsiniz.

4- Okuyucuyu kaçırın: Uzun süre yazı yazmayın (Veya yazı aşırmayın). Sitenize ayda bir, o da görev salmak kabilinden yazı yazın. Mümkünse 3-5 satırı geçmesin, işe yarar bir şeyler içermesin. Böylece insanlar, sitenizi tamamen unutma fırsatı bulabilirler.

5- Diğer blogcuları kötüleyin: Her fırsatta “Ultra-süper-hiper” bir bloga sahip olduğunuzun propagandasını yapın. Mümkün olduğunca diğer blogcuları kötüleyin. Pagerank’inizle, Alexa sıralamanızla övünün, fakat yeri gelince Alexayı da kötüleyin. Sizi 1. sıraya yerleştirmeyen bir siteden ne beklenir ki?!

6- Kanka olun: Bloglar, sosyal bir çevre oluştururlar. Pek çok blogcu, nickiyle veya ismiyle birbirini tanır. En azından, aynı yazıları yazmamak için, aklı başında her blogcu, diğer bloglara da arada bir göz gezdirir. Böylece blog dünyasının nabzını tutar.

Siz sakın böyle bir şey yapmayın! Diğerlerini sakın ola önemsemeyin. Fakat, blogcuları bir araya toplayan sitelere üye olun. Arkadaş olmak için mi? Tabi ki hayır! “Kankayız!” muhabbetiyle hit toplamak için. Blog dünyasında tanıdığınız çok olursa, savunanınız da çok olur.

Özellikle yeni kurulmuş bloglara bir nevi abilik yapın, onlara bağlantılar verin ki, sizi sevsinler. Yarın bir gün, 1. maddedeki gibi bir durumla karşılaşırsanız, sizi sizden çok savunan birilerini yanınızda bulabilirsiniz.

7- Arama motorlarına oynayın: Yazılarınıza alakasız başlıklar atın, o günlerde ne popülerse ondan bahsedin. Fakat bu popüler mevzularla ilgili yazacağınız yazılarda sakın ola işe yarar bir bilgi bulunmasın. Hatta Yeni Gine’deki bir depremden sonra şöyle yazmanız insanların sizden nefret etmesine yol açabilir:

“Yeni Ginede deprem

Yeni Ginede deprem olmuş. Bende yeni duydum. Yeni Ginede deprem olması beni çok üzdü. Deprem derken Yeni Gineyi unuttuk.”

Böylece 2 satırlık bir yazınızda tam 4 kere “Yeni Gine deprem” ifadesi geçmiş olur, üstelik konuyla ilgili hiç bir bilgi de vermemiş olursunuz.

Eh kötü yazar olmanın şartı da budur!

8- Kişisel Geyikler: Kendinizle ilgili alakasız, kimsenin ilgi duyamayacağı hikayeler anlatın. Arkadaşınızın aldığı yeni botu, amcaoğlunuzun aldığı yeni T-Shirt’ü anlatan yazılar yazın. Böylece Blog kelimesini günlük kelimesi ile karşılamaya çalışanlar için güzel bir örnek teşkil etmiş olursunuz.

9- Çalıntı tasarım kullanın: İnternette kullanıma açık yığınla tasarım var. Hele bir de WordPress kullanıyorsanız, 2 tıklamayla web sitenizin tasarımını değiştirebilirsiniz.

Ama böyle yapmak, içinize sinmiyor; insanların çok beğendiği, buna rağmen kullanamadığı bir tasarımı kullanmak istiyorsunuz: Meşhur bir blogun tasarımı!

Hemen CSS’ini yürütün. Resim dosyalarını aşırın. Sitenize adapte edin. Şunu kabul edelim: Asla orijinali kadar güzel olamayacak. Zaten sizin amacınız da sitenizin daha güzel görünmesi değildi, değil mi?

10- Spam yapın: Sitenizin bir abonelik servisi varsa, veya sitenize üye olunabiliyorsa, okuyucularınızın size güvenerek teslim ettikleri mail adreslerini kötüye kullanın. Sitenizin reklamlarını yollayın. Bir-iki kere değil, her yeni yazınız için 3-5 kere mail atın. Onları sitenize girmeye zorlayın. Üyelikten çıkabilecekleri bir özellik sakın ola ki eklemeyin.

Yetmezse bu mail adreslerini eşinize, dostunuza dağıtın. Spam mailin babalarından (!) biri olmak sizin elinizde!

Bonus

Hiç biri kesmezse, okuyucularınızı korkutacak videoları, onları uyarmadan sayfanıza yerleştirebilir; sitenize gelen yorumlardan, sizi eleştirenleri “uçur”abilir, tartışmalarda sonuna kadar taraf tutabilirsiniz.

Unutmayın, kötü blog yazarı olunmaz, kötü blog yazarı olarak doğulur!

İçinizden geldiği gibi davranın, okuyucular sizdeki potansiyeli nasıl olsa farkedeceklerdir.

Blog dünyasının uçarı çocuğu olmak için, yolunuz hiç bu kadar açık olmamıştı!

Not: Hemen bu yazıyı alın ve sitenize yapıştırın. Opereysin.com yazıların aynen kopyalanmasını sevmiyor ama, siz de kurallara uymayı sevmiyorsunuz!

İbrahim

Hekim. Yazar, beğenirse çevirir, kod yazarak eğlenir. 2002'den beri internette yazıyor.

5 Yanıt

  1. Baris Unver dedi ki:

    3, 5 ve 6’yı itinayla uygulayıp yine de en sevilen blog’lardan biri olarak görülüp panellere konuşmacı olarak falan çağırılan bir hanım var 🙂 Gerçi ben de şu anda 5’i uyguluyorum sayılır, o da ayrı bir çelişki 😀

    Neyse, yorumu yazmamın sebebi aslında 8. madde. Efendim bilen bilir, blog’umda “Hayatımın Arşivi” adlı, benzersizliğiyle utanmadan övünebileceğim bir kategorim var 🙂 Burada sanırsam kişisel geyikte had safhaya ulaşıyorum. Ama bir yandan da blog’umun kemikleşmiş kategorilerinden biri ve sırf o kategorimi takip eden, tanımadığım etmediğim insanlar var. Sorum şu: Emin misiniz 8. maddeden 🙂

  2. checka dedi ki:

    Birşeyler olmuş yine ama..Hayırlısı

  3. victory dedi ki:

    @ Barış,

    O maddenin tartışmalara sebep olabileceğini biliyorum. Benim açımdan, kişisel geyikleri yazmak pek anlamlı değil.

    Ama haklısın: Pek çok insan başkalarının hayatını okumayı seviyor. O maddeyi biraz yumuşatmak lazımdı 🙂

  1. 19 Kasım 2007

    […] http://www.opereysin.com yazmış tıklayınız […]

  2. 24 Kasım 2007

    […] Kaynak:Opereysin […]