Çevremizi koruyalım!
Bugün, 21 ağustosta katıldığımız Blog Action Day (Blog Hareket Günü) organizasyonunun belirlediği Çevre konusuyla ilgili yazıyoruz. Tıpkı diğer 14,000 blog gibi… Bugün, bu konuyla ilgili bir yazı okuyan 12 milyon blog okuyucusundan biri de sizsiniz.
Çevre konusu, küresel ısınma gibi 21. yüzyılın kendine has problemleriyle sıkça karşımıza çıkıyor. Artık eskisine göre, herkes bu konuda daha çok şey duyuyor, daha çok şey okuyor.
Bunun iyi ve kötü yanları var elbette. İyi yanı, artık hepimiz nelerin tabiata zarar verdiğini az çok biliyoruz. Plastik kaç senede toprağa karışır, hangi sprey ozon tabakasına zarar vermez, biliyoruz. Kötü yanı, bilgi bombardımanına tutulmuş olmamız. Bu konuda o kadar çok haber okuyoruz ki, artık ister istemez bazı gerçekleri normal görmeye başlıyoruz.
Fokların öldürüldüğünü biliyoruz, ama umursamıyoruz.
Çöpleri yakmanın zararlı olduğunu biliyor, yine de sokaklarda yakıyoruz.
Konu devletler bazında incelendiğinde çok daha vahim bir tablo ortaya çıkıyor. Bu konuda pek çok sözleşme ve anlaşma yapılmış olmasına rağmen, pek çok ülke istenen düzeyde çevreyi korumaya çalışmıyor.
Büyük büyük fabrikaların, büyük büyük bacaları her gün zehir saçıyor.
Bunu gören insanlar da “Ben dikkat etsem ne olacak ki?” diye ümitsizliğe düşüyor, umursamazlığa kapılıyorlar.
İnsanlar tepki vermeyince, fabrikalar aynı düzene devam ediyorlar.
Bu kısır döngü, devam edip gidiyor.
Bazı ilçelerimizde kanser görünme oranının %30’lara çıktığını biliyoruz (%10-15 Türkiye ortalamasıdır). Üstelik bu ilçelerimizde kanser görülme sıklığının artışına, boya fabrikalarının sebep olduğunun da farkındayız.
Ama uygulamaya geçemiyoruz.
Oradaki insanlar da, maddi yetersizlikler gibi sebeplerle yaşadıkları yerleri değiştiremiyorlar.
Sonra her gün, o ilçelerden yeni yeni insanlar hastalıklarla karşılaşıyorlar.
Sahi hiç düşündünüz mü, neden olaylara bu kadar umursamaz yaklaşıyoruz?
En basit olaylarda kanımız kaynıyor, toplumca galeyana geliyoruz da; bir derdimiz kronikleşince neden önemsememeye başlıyoruz?
Kendileri de kronikleşen bu soruların cevabını bulduğumuzda, sanırım her alanda daha iyi yerlere gelebileceğiz.
İsterseniz bugün bir değişiklik yapalım, çevremizi korumak için bir şeyler yapalım.
Konuşmaktan, yazmaktan öte bir şeyler!
Yazımızın başındaki resim, 2 ayrı karikatürün birleştirilmesiyle oluşturuldu. Soldaki karikatür, Opereysin tarafından çizilmiş ve daha önce şurada yayınlanmıştı. Sağdaki karikatür ise Chris Madden tarafından çizilmişti.
(( İsterseniz bugün bir değişiklik yapalım, çevremizi korumak için bir şeyler yapalım.
Konuşmaktan, yazmaktan öte bir şeyler! ))
Sizden başlayalım şunu yaptım deyin ki bilgi edindiğimiz yazının sonunda yapılabilir bişeyler de öğrenip gayret gösterelim…
Sanırım her zaman yaptıklarım dışında bir şey yapamadım 🙂
bilgiler için çok sağolun
güzel yazı etkileyici
bende bu yazı gibi yzı arıyıordum insanlar bunu okuduğunda sanırım çevreyi kirletmiyecekler
=) güzel 🙂
Bence de çok zararlı insanların copunu tutup biraz beklemesi onları rahatsız mı ediyor
öncelikle çok güzel bir yazı idi çok beğendim ve tavsiye ederim ve herkezin böyle düşünmesini isterim ben Yunus ve size bir öğüt vereceğim bunu sakın unutmayın ağaçsız düzen olmaz düzensiz hayat olmaz.
Çok güzel bir yazı
En fazla su tüketiminin olduğu sektörlerden birinin tekstil olduğunu biliyor muydunuz? Dünyada ortalama bir tişört üretimi için 2 bin litre su harcanıyor. Jean pantolon üretiminde yıkama işlemi için 1 ton ürün başına 70 ton su gerekiyor. Tüketim hevesinin insanları bu denli ele geçirdiğini göz önünde bulundurursak, doğal kaynaklarımızın gelecekte yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını söyleyebiliriz.