Küheylan
Tanıyorum bu bakışları…
Şimdi sen, şafak vaktine beş kala, günün doğmayışına huysuzlanan küheylansın.
Sen, açmaya yüz tutmuş tomurcuğa, “Niye açmıyor!” diye kızan bahçıvansın.
Sen, maratonun son yüz metresinde, “Bitmedi yarış” diye sızlanan koşucusun.
Kuşlar kaçışmaya başlamış, koyu renkli bulutlar gökyüzünü kaplamış; sen “Nerede kaldı yağmur?” diye ağlayan çiftçisin.
Sen, kışın bahara döndüğü günlerde, soğuktan yakınan işçisin.
… ve yine sen, koca dağları aşmışken, zirveye giden son adımı atamamaktan korkan dağcısın.
Biliyorum, sen de insansın.
Her insan kadar sabırlısın. Her insan kadar sabırsız.
Her insan kadar güçlüsün. Her insan kadar savunmasız.
Ruhun sıkletine uymayan bir yükle dermansız.
Huysuzlanma küheylan!
Kızma, sızlanma, ağlama, yakınma!
Tanıyorum bu bakışları…
Korkma, korkma, korkma!
Ne olursun yıkılma.
Biraz daha dayan.