Elmas Karteli: De Beers

Elmas Karteli: De Beers
“Bir elmas, en üst düzeyde şatafat ürünüdür. Hiç bir malzeme değeri yoktur. Kadınlar ve erkekler, elmasları işe yaradıkları için değil, yalnızca onları almayı arzuladıkları için isterler.”

Nicky Oppenheimer, De Beers Başkan Vekili

Elmaslar pahalıdır. Hem de çok pahalıdır. Bunun sebebi olarak, yeryüzünde nadiren bulunuyor olmaları gösterilir. Ancak bu tam olarak doğru değildir. Elmaslar sanıldığından çok daha kolay bulunurlar. Üstelik endüstriyel bir mantıkla satılabiliyor olsalar, fiyatları 2 ila 30 dolara kadar inebilir.

Şaşırdınız mı? Bu şaşırtıcı fiyat farkının ardında bir tek şirketin yattığını söylesek, herhalde daha da şaşırırsınız.

Asırlar boyunca, elmas yalnızca iki bölgeden çıkar: Hindistan ve Brezilya. O dönemde elmas o kadar nadir bulunmaktadır ki, soylular bile elmas bulmakta ve almakta zorlanırlar.

Ancak 1867 yılında Güney Afrika’da elmas madenlerinin bulunmasıyla dengeler değişir. Bir anda, çok yüksek miktarda elmas çıkarılmaya başlar. Ancak elmas fiyatları ve insanların üzerindeki elmasın bir süper şatafat göstergesi olduğu algısı değişmez. Bunu başaran (!) firma, De Beers’dan başkası değildir.

Elmas hakkında konuşulduğu zaman, söz döner dolaşır, bir şekilde De Beers Şirketler Grubu’na gelir. De Beers, Rodezya Devleti’nin de (Bugünkü Zambiya ve Zimbabve) kurucusu olan Cecil Rhodes tarafından kurulmuştur. Günümüzde; Cecil Rhodes adına verilen “Rhodes Bursu”, onun geride bıraktığı servetten finanse edilmektedir.

1867’de (Ki elmas aramalarının ivme kazandığı yıllardır) Güney Afrika’da bulunan Kimberley’deki elmas madencilerine su pompaları kiralayarak sektöre adım atan Rhodes, agresif yöntemleriyle yaklaşık yirmi yıl içerisinde ülkedeki bütün elmas madenciliği faaliyetlerinin tek sahibi olacak olan De Beers kartelini kurar. Onlar bu oluşumu “Tek kanallı pazarlama” olarak adlandırsalar da; tek şirket olduklarından bu durum teknik olarak düpedüz tekelciliktir.

Şirketi Rhodes kurar; ancak 1927 yılına gelindiğinde, bir Alman Yahudisi olan Ernest Oppenheimer şirketi tamamen eline geçirir. Hakimiyeti boyunca tekelcilik ve fiyat sabitleme ile ilgili bir çok konuda şaibelere adı karışır.

“Aklıselim bize elmas fiyatlarını arttırmanın tek yolunun onları nadir bulunur yapmak olduğunu gösteriyor, böylece üretimlerini azaltacağız.”

Ernest Oppenheimer, 1910 yılındaki konuşmasından.

De Beers Grubu çıkardığı elmasların satış ve dağıtım işini çeşitli paravan kuruluşlar aracılığıyla yürütür. Londra’da bu isim Diamond Trading Company‘dir, İsrail’de The Syndicate olarak bilinir. Belçika’da ise CSO (Central Selling Organization) adını alıverir.

Eğer De Beers’dan elmas satın almak isterseniz, oyunu onların kurallarına göre oynamanız gerekir. Sights adını verdikleri ve yıl içerisinde 10 defa düzenledikleri bu elmas satım etkinliklerine her elini kolunu sallayan katılamaz. Öncelikle bir nevi üyelik olarak görebileceğimiz Sightholder sahibi olmanız gerekir. “Sightholder”lar genellikle taş kesimi ve parlatması işlemlerini yaptıktan sonra Antwerp, New York ve Tel Aviv Elmas Temizleme Merkezleri’ne tekrar satım yapan elmas tüccarlarıdırlar.

Elmas satışı, “Kabul ya da Red” sistemi ile yapılır. Fiyatı 1 ile 25 milyon dolar arasında değişen işlenmemiş elmasların bulunduğu küçük kutular tüccarlara sunulur. Fiyatlar üzerinde pazarlık yapılmaz ve işlenmemiş bu elmaslar, işlenmeden tekrar satılamaz. Teklif edilen bu paketlerin reddedilmesi, tekrar davet edilmeme sebebi olduğu için alıcıların teklifi kabul etmemesi çok nadiren görülen bir durumdur.

Ayrıca başka bir kaynaktan elmas satın alma cesaretini gösterenler, De Beers’da bulunan “Sightholder” üyeliklerini de kaybederler.

Yakın zamana kadar tüm dünyadaki elmas arzının % 90’ını De Beers kontrol etmekteydi. Günümüzdeyse, elmaslar üzerindeki tekelciliği nispeten azalmış durumda. Yine de bugün De Beers’ın dünyadaki elmas ticareti üzerindeki gücünün %60 – %75 bandında olduğu tahmin edilmektedir.

Sevebilirsin...