Çiğ Köfte
Çok bilmem isotun ne kadar katıldığını ya da soğanın çiğden mi katıldığını. Hatta soğan katılıp katılmadığını bile bilmem. Ne kadar yoğrulması gerektiğini bilmediğim gibi etlisiyle etsizini de ayırd edemem… Ama bilirim yemesini, iyi de yerim.
Bizim yörelerin âdeti değildir. “Çiğ çiğ yenir mi o?” der bizim büyükler. Yenir ama bilirim.
Yanında ayran olmalı ama. Babası yoğurt olan. Ne de olsa soylu ailedir, sütten gelen. Bizimkiler de az değildir bunun yanında. Sonradan gelenlerle büyümüştür aileleri.
Ölmeden önce “Et” idi ailenin reisi. Sonrasında oğlu “bulgur” aldı ipleri eline. Kendi halinde çok etkili olmasa da ailesiyle beraber güçlüdür bulgur da. Bir kan davasına yenik giden birliktelikleri hissettirir aynı anda farklı tatları.
Nadiren ayranın kaybettiği bir çatışmanın ortasındasınızdır. Hazırlıklar yapılır. Marul ve lavaş ile gardını alır bizimki. Korumasızdır ayran, düzdür, topluca akarlar çatışmanın içine. Acı hakim olmak isterken hep ayran müdahele eder bu egemenliğin büyümesine. Hakimiyeti bir kere kaptırırsa yakacaktır acı ortalığı bilir.
Bir yandan limonun ekşiliği bir yandan isotun acısı sarıverir etrafı, alevlerin ormanları sardığı gibi. Bir yangın başlar sönecek umuduyla, acı işlemeye başlar ağaçların köklerine.
Limon yol açarken acıya, ardından marul örter üstlerini.
Lavaş örtbas ederken kargaşayı, bir anda yetişir ayran imdada.
Acı üstünde acı bırakmaz, yıkıp geçer lavaşları ve söker alır ekşi tadın ızdırabını. Kapatır toprağa gömülmüş acının üzerini.
Ancak ne kadar uğraşsa da bitmeyecektir bu savaş, yeni lokmalar gelecektir ardından ve ardından yeni savaşlar…
Çiğ Köfte bu kadar güzel anlatılır!..
Yazarımızın ilk yazısı olduğu başlığını görünce okuduk fakat okumaz olaydık efendim. Gece gece böyle yazılar okumak uykusuzluk yapar. Sayın site yöneticileri sizden ricam sitenizde sansür olmalı yani belli bir saatten sonra yemek ve içmek gibi konular sansürlenmeli. Uykusuzluk problemlerine sebep oluyor. Yine de yazarımızın yazılarını merakla bekliyoruz gündüz vakti okumak temennisiyle.