Arama motorlarının geleceği

Arama motorlarının geleceği

Google’ın başkan yardımcısı Marissa Mayer ile yapılan bir röportaj, arama motorlarında semantik aramadan önce beklememiz gereken bir basamak olduğunu düşündürüyor: Sosyal arama. Peki sosyal arama nedir?

Arama motorlarının gelecekte nasıl olacağıyla ilgili az çok fikrimiz var. Çoğumuz, arama motorlarının semantik arama özelliğini oldukça yakın bir zamanda kullanmaya başlayacaklarını düşünüyoruz.

Hayalimiz, “Dünyanın en büyük elması hangisidir?” sorusunu yazdığımızda, arama motorunun cümleyi algılayarak doğru sonucu vermesi.

Bunun yakın zamanda gerçek olabileceğini sanıyoruz ama, arama motorları semantik aramaya geçmenin bu kadar kolay olmadığını söylüyorlar.

Semantik aramaya geçebilmek için önümüzde bir çok engel var. Bunların en başında, bir dili anlayabilecek yapay zeka çalışmalarının pek de başarılı olamaması geliyor. Örneğin az önce verdiğimiz cümlede “dünyanın en büyük elması” bölümünden; “elma” kelimesi de, “elmas” kelimesi de anlaşılabiliyor. Bu sorunun yazılı halini gören bir insan bile sorunun tam olarak hangi kelime için sorulduğunu anlayamayabilecekken, henüz emekleme safhasında olan semantik aramanın, yakın zamanda böyle bir soruyu anlamasını beklemek çok da mantıklı görünmüyor.

Üstelik işin yerelleştirme konusu da var. İngilizce’ye uygun bir semantik arama motoru hazırlanmış olsa bile, bunun Türkiye’den gelen ziyaretçiler için büyük bir anlam ifade etmesi beklenemez. Aynı arama motorunun Türkçe diline uygun bir formunun hazırlanması ve çalıştırılması gerekiyor ki, bunun bütün diller için yapılabilmesi, gerçekten yakın zamanda beklenebilecek bir gelişme değil.

Venture Beat’in Google’ın VP’si (başkan yardımcısı) Marissa Mayer ile gerçekleştirdiği röportaj, bu konuda Google’ın izleyeceği strateji ile ilgili ipuçları veriyor.

Röportajda, Marissa Mayer’a arama motorlarının geleceğiyle ilgili fikirleri sorulmuş. Marissa Mayer, geleceğin arama motorlarında sosyal arama kavramının önemli yer tutacağının üzerinde duruyor.

Peki sosyal arama ne demek?

Sosyal arama, ziyaretçilere, bilgisayar tarafından otomatik hazırlanmış bir sonuç listesi verilmesi yerine, sosyal çevreleri tarafından kabul görmüş içerikleri ön planda tutan bir sonuç listesi verilmesi demek.

Biraz daha açıklayalım: Normalde arama motorları, kişilere özel sonuçlar göstermezler. Evet bulunduğunuz bölgeden veya kullandığınız dilden sayfalar göstermek gibi aramayı genişletme özellikleri vardır ama bir noktayı atlarlar:

Sosyal yaşantınızı…

Bir kimya mühendisinin arayabileceği sözcükler, muhtemelen bir ilkokul öğrencisinin arayabileceği sözcüklerden farklı olacaktır.

Yahut spora ilgi duyan birisi ile, ilgi duymayan birisinin sonuç listeleri birbirinden farklı olmalıdır.

Fakat günümüzün arama motorları kişilerin farklılıklarını gözetemezler.

“Sosyal arama”, bu ayrımı arkadaşlarınızın arama sonuçlarını kontrol edip, sizin arama sonuçlarınıza yansıtarak göstermeyi hedefliyor.

“Bir arkadaşınıza ‘Hangi filmi seyredeyim?’ veya ‘Haftasonu nereye gideyim?’ derken, sosyal etkileşime girmiş oluyorsunuz.” diyor Marissa Mayer. Hemen ardından; gerçek hayattaki bu etkileşimin, 10 yıl içerisinde arama sonuçlarına yansıtılacağını tahmin ettiğini ekliyor.

Mesela Facebook hesabınızı düşünün. Buradaki arkadaşlarınızın arama sonuçlarının, arama sonuçlarınızı etkilemesinin arama sonuçların başarısını arttıracağı düşünülüyor.

Marissa Mayer, oldukça kolay olan bu fikrin önünde büyük bir sıkıntının olduğunu söylüyor: Pek çok insan arama sonuçlarının arkadaş listelerindekiler tarafından bile görünmesini istemiyorlar.

Haliyle bu da sosyal aramanın önünü tıkıyor.

Google, bu problemi aşabilmek için, arama sonuçlarında etiketleme sistemi geliştirmeyi Google Co-op ile denedi. Mayer, Sağlık gibi bazı alanlarda sistemin işe yaradığını, fakat çoğu alanda sistemin yetersiz kaldığını ifade ediyor.

Bu yöntemin yeterince yararlı olmadığı görülünce, Amazon kitap sonuçlarında olduğu gibi, “sizin gibi insanlar” tarzı bir yaklaşım denenmek istenmiş. Çoğu web sitesi, bu yöntemi kitap veya yazı tavsiyesi için kullanıyor. Fakat bu sistemin de büyük bir eksikliği var: Günlük hayattaki konuşmaya dayalı etkileşimin yerini tutamıyor.

Mayer, “Facebook hesabımda 400 arkadaşım varsa ve bunların 10 tanesi bir gün aynı aramayı yaptıysa, bu ilgimi çekebilir.” diyerek arama sonuçları ile sosyal çevrenin bu şekilde birleştirilmesinin yararlı olabileceğini söylüyor.

Hepimizin bildiği gibi, Google Pagerank sisteminde, sayfaların ilgi sıralarına göre sıralanması hedefleniyor. Sosyal arama çalışmaları, arkadaşlarımızın web geçmişlerini kontrol ederek, ziyaret ettikleri siteleri bizim arama sonuçlarımızda daha üstte çıkarabilir.

“Kişiye özel” bu pagerank sistemi yürürlüğe geçebilirse, başka sitelerden bağlantı almanın önemi de bir nebze de olsa düşebilir.

Sözün kısası, semantik aramaya daha çok var.

Aramanın bir sonraki basamağının sosyal arama olması, akla daha çok yatıyor.

İbrahim

Hekim. Yazar, beğenirse çevirir, kod yazarak eğlenir. 2002'den beri internette yazıyor.