Sektörünün duayeni: Ed Jones
Who Framed Roger Rabbit filmini hatırlıyor musunuz? Peki ya Space Jam‘i? Hadi ikisini de hatırlamıyorsunuz diyelim, Star Wars: Empire Strikes Back‘i, Matrix serisini hatırlarsınız. Sahi Jurassic Park‘ı seyretmeyen kaldı mı? Saydığımız filmlerin de aralarında bulunduğu 40’dan fazla filmin görsel efektlerinin hazırlanmasında görev yapan Ed Jones’tan bahsedeceğiz bu yazımızda.
Ed Jones, Oscar ödüllü bir görsel efektler danışmanıdır. Çalıştığı sektöre, henüz emekleme aşamasındayken girer ve sektörün altın çağına da şahitlik eder. Star Wars: Empire Strikes Back filminin de aralarında bulunduğu 40’ın üzerinde ses getiren filmde çalışan Ed Jones, görsel efektler (VFX) alanında 3 çağı görme fırsatı yakalar: Optik, hareket kontrolü ve son olarak da bilgisayar grafikleri.
Jones, ILM ile çalışmaya başladığında, şirket henüz büyümemiştir. Düşünün, şirketin 40 çalışanı vardır ve resepsiyon görevlisi bile bulunmaz. Jones, 13 yıl boyunca şirkette çalışır ve Who Framed Roger Rabbit filmindeki optik fotoğraflama sahneleri sebebiyle Akademy Award’a layık görülür. Bu filmde iki boyutlu resimler kullanılır ve teknoloji büyük ses getirir.
Industrial Light & Magic, çağın değiştiğinin farkındadır. Sektörde geride kalmamak için Jones’a güvenir, yeni teknolojilerde kendilerine öncülük etmesini isterler. Terminator 2, Backdraft, Hudson Hawk ve Hook filmlerinde karıştırma teknolojilerini başarıyla kullanır, geride kalmadıklarını fark ettirirler.
Jurassic Park‘ın devam eden testlerinin “afallatıcı” başarısı, sektördeki diğer şirketlerin de gözlerini açmalarına sebep olur. Belki de bu yüzden olacak, Eastman Kodak şirketi, Ed Jones’un Cinesite’ı kurmasını ister. Ed Jones burada Cineon için teknolojiler geliştirir ki, bu çalışmaları için de Scientific Achievement Academy Award’ı alır.
Hemen akabinde dijital imajlamayı dünyaya yaymayı amaçlar ve şirketin CEO’su ve başkanı olduğu 4-5 yılda Los Angeles ve Londra’da 2 ayrı ofis açar. Los Angeles ofisi daha sonra kapanır.
Space Jam‘daki çalışmaları, takipçilerine Who Framed Roger Rabbit‘i hatırlatır, nostalji severlerin yüreğini sızlatır. Hikayeler benzerlikler taşısa da, geçen süre zarfında teknolojiler değişmiştir: Who Framed Roger Rabbit analog olarak hazırlanmıştır, Space Jam buram buram dijital kokar.
Cinesite’dan ayrılınca, VFX Supervisor’ı olarak kariyerine devam eder. Hard Rain, Soldier, Almost Famous ve Cats and Dogs filmlerinde çalışır. Bilirsiniz Amerika’da başarılı olan tutunur. Nitekim bu çalışmaları Jones için sıçrama tahtası olur, bu sefer Warner Brothers, ESC Entertainment şirketini kurması için sıkıştırırlar.
Tahmin ettiğiniz gibi Matrix Reloaded ve Revolutions gibi filmler bu şirketten çıkar.
ESC Entertainment kapansa da Warner kardeşler, Ed Jones’u bırakmaz, Happy Feet‘te çalışmasını arzularlar. Jones işinin erbabıdır, calışmasının kaliteli olması için ne gerekiyorsa onu yapar. Gider Avustralya’da 10 hafta analiz yapar, yetmez 2 yıl adada yaşar. Happy Feet macerasını şöyle anlatır:
“George Miller ve Animal Logic ekibiyle animasyon tekniklerinin geldiği son noktayı kullanan gerçekten kaliteli bir film hazırladık. Bu proje, kaliteli bir filmin dışında, Avustralya’da o güne kadar kurulmamış büyüklükte bir sektörün de doğmasına sebep oldu.”
Jones’un animasyon piyasası hakkında aykırı görüşleri vardır. 100 milyon dolara mal olmuş gibi görünen, fakat çok daha ucuza hazırlanan bir animasyon filminin hayalini kurar. Bunu nasıl başarabileceği sorulduğunda şöyle açıklar:
“Ön yapım aşaması, karakter tasarımı, modelleme, görsel tasarım gibi öğelerin kararlaştırılacağı süreç olmanın yanında, yapım aşamasında ne kadar detay kullanılacağının da kararlaştırılması gereken yer aynı zamanda.”
Ed Jones, pek çok stüdyonun gereğinden fazla detaylarla uğraştığını düşünmektedir:
“Bir film hazırlıyorsanız, her karesinin mükemmel olması gerekmiyor. Dijital çevreye geçtiğimiz zaman, insanların çoğu, elimizdeki filmleri pixel pixel, kare kare elden geçirmemiz gerektiğini düşünür oldular. Çünkü bunu yapmak elimizde. Bence dijital çevrenin gücünü ve aletlerini kullanmalıyız fakat kendimizi bir belgesel yapımcısı gibi görmeliyiz. Görüntüyü çekmeli ve elimize ne geçtiyse onu kullanmalıyız.”
Hazır yüz kütüphaneleri, hareket döngüleri gibi pratik kullanılabilecek pek çok araçla işler hafifletilmişken, performansı arttırmaya daha çok yönelmek gerektiğini söyler:
“Her zaman teknoloji ve sanatçılarla bir arada bulunmanız, bu ikisini bir arada götürmeniz gerekiyor. Bana göre, yaptığımız iş, bir yarış arabası üretmek gibi. Kaliteli bir yarış arabası üretebilmeliyiz ki, başarılı sürücüler, arabamızı kullanmak istesinler.”
Sektörün gelişimine şahitlik edebilen nadir kişilerden biri olan Ed Jones, geçen yıllar içinde nelerin değiştiğini de şöyle özetler:
“Hikayeyi anlatmak için daha görsel yöntemler kullanabiliyoruz. Buna paralel olarak insanların beklentileri de arttı. Daha kaliteli olanı arıyorlar ve stüdyolar da onların bu isteklerini karşılıyorlar. Görselliğin, hikayeye göre ikinci planda kaldığını düşünenlerdenim. anlatacak iyi bir hikayeniz yoksa, görüntüyü ne kadar süslerseniz süsleyin, başarılı olamazsınız! Her zaman görsel efektlerin, cümlenin kendisi değil, cümledeki ünlem işareti olması gerektiğine inanmışımdır.”
Happy Feet, beklenen başarıyı elde edince Jones, Rainmaker Studios‘taki arkadaşlarıyla buluşur, bir nevi nabız yoklar. Stüdyo; Weinstein şirketi için, ilk filmleri olan Escape From Planet Earth filmini hazırlayacaktır. Ed Jones’un boşta kalması işlerine gelir, kolayca projede çalışmaya ikna ederler.
Jones, şu sıralar da bu filmin yapımı için Rainmaker Studios ile çalışmaya devam ediyor. Filmin hazırlanmasında, Jones’un seçtiği 200 kadar animatör görev yapıyor:
“Yolun yarısına geldik. Hikaye ve karakter tasarımını bir arada götürüyoruz. Film 2009 sonbaharında hazır olacak.”
Ed Jones, rekabeti sever: “Eğer birisi bir işin yapılamayacağını söylüyorsa, o işle anlaşmaktan zevk alırım. Şunu öğrendim: Bu sektörde birisi bir işi yapamayacağınızı söylüyorsa, o işi yapmanın bir yolunu bulacaksınız. Zaten beni sektöre bağlayan da, bu rekabet ortamı.”
Bu yazının hazırlanmasında, Renee Dunlop tarafından CG Society için yapılan röportajdan yararlanılmıştır.
“aslında dünyanın en saçma filmlerini nasıl izletiyoruz” un cevabını vermiş, ed jones kesinlikle başarılı!!!