Duyacağınız En Önemli Finansal Tavsiye
Nebraska Üniversitesi’nde hem Bankacılık, hem de Finans bölümlerini bitirdim.
Ama para üzerine üniversiteler okumuş olmama rağmen, hayatımın büyük çoğunluğunu finansal sıkıntılar ile geçirdim. Evliliğimin erken döneminde bir kaç maaş zammı almama rağmen, maaş gününden maaş gününe yaşayan bir insan haline geldim.
Gelen para arttıkça, giden para da arttı. Kredi kartı ekstrem, maaş bordromun ayna yansıması haline dönüştü.
Her yıl döngü böyle sürüp gidince, suçu maaşımın azlığına atamamaya başladım. Evet, çalışma hayatına ilk atıldığınızda, pek paranız olmaz. Ama bir noktaya gelindiğinde; finansal sıkıntım için suçlanabilecek tek kişi ben kalmıştım: Ne işverenler, ne artan vergiler, ne eski jenerasyonlar, ne de başarısız politikacılar… Sadece ben.
Finansal açıdan sağlıklı olmak, benim üstlenmem gereken bir sorumlukluktu. Açıkçası, alışkanlıklarım işe yaramıyordu. Öne geçmek istiyorsam, bir şeyleri değiştirmeliydim.
Elbette, sürdürülemez bir finansal durum için iki muhtemel reçete vardır: 1) Daha fazla para kazanmak veya 2) Daha az para harcamak.
Çoğumuz, gelişmenin sadece 1. seçenek ile olabileceğine inanma yanılgısına düşüyoruz. Daha fazla para kazanmanın, finansal açıdan rahatlamamıza yol açacağını sanıyoruz. Bu düşünce bir miktar doğru olsa da, ben bunun yeterli olmadığının canlı bir ispatıyım. Belki siz de öylesiniz.
Ben, 2. seçeneğin uygulanmasının daha kolay olduğuna ve pozitif etkisinin daha uzun sürdüğüne inanıyorum.
Duyabileceğiniz en önemli finansal tavsiye şudur: Daha az harca!
Tanıdığım her mali müşavir, finansal açıdan özgür olabilmekle ilgili verdikleri tavsiyelere, bu ifade ile başlıyorlar. Ebeveynlerim de aynı şeyi tavsiye ediyorlardı, finans dünyasındaki herkes de aynısını söylüyor.
Finansal açıdan özgür olmanın yolu, kazandığından daha az harcamaktır.
Harcamalarınızı kısarsanız, borçlarınızı ödeyebilir, acil durum fonu oluşturabilir, emeklilik için birikim yapabilir ve daha fazla sosyal yardım yapabilir hale gelirsiniz.
Peki bunu uygulamak neden bu kadar zor?
İnsanların %76’sının maaş gününden maaş gününe yaşadığı ve 18-65 yaş arası bir Amerikalının ortalama 4.717$ kredi kartı borcu olduğu bu ülkede; “daha az harca” cümlesinin kabul edilmesi elbette kolay değil.
Daha az harcamak, kimseye çekici gelmiyor. Hayatta geriye doğru gitmek gibi bir şey zannediliyor. Başarının maddi alımlarla ölçüldüğü bir dünyada, daha az harcamak sıkıcı, modası geçmiş ve saçma bir fikir gibi görülüyor.
Deneyene kadar ben de böyle zannediyordum.
Dokuz yıl önce, daha az şeye sahip olmaya ve daha az alışveriş yapmaya karar verdim. Hayatımda verdiğim en doğru kararlardan biri olduğunu, sonraki dönemde anladım. Her canımın istediği şeyi satın almak yerine, gerçekten muhtaç olduğum şeyleri satın almaya başlayınca; hayatım bir çok noktada gelişti.
Artık daha az şeye sahibim ve daha az harcıyorum. Bu şekilde daha çok enerjim ve önceki zamanlardan çok daha fazla param oluyor. Bakılması gereken daha az şeyim olduğu için, temizleme, organize etme ve yönetme için daha az zaman ve para ayırmam gerekiyor. Hayatta zevk aldığım şeylerin peşinden gidebilmem için daha çok zamanım kalıyor.
Her yeni üründe, her yeni moda akımında kredi kartıma sarılmak yerine; hayatıma gerçekten değer katacak ve beni tatmin edecek şeylerle uğraşabiliyorum.
Bu kadar basit bir kararla, hayatıma finansal açıdan denge geldi.
Daha az harcamanın tek yararı bu değil. Sadece daha çok para kazanabilmek için, istemediğiniz bir kariyer hedefinin peşinden koşmaktan da kurtarıyor. Hatta evliliklere huzur getirebiliyor ve daha rahat uyumanıza bile yardımcı olabiliyor.
Elbette az para harcamak, her finansal problemin çözümü değil. Ancak çoğunun çözümü bu basit tavsiyede gizli.
Finansal açıdan sıkıntı yaşıyorsanız, daha az harcamayı denemenizi tavsiye ederim. Finansal rahatlamaya giden yol, sandığınızdan çok daha çekici olabilir.