Her şeyi de Bilmeyin!
Yerel basında çıkan haberlere göre, dün akşam saatlerinde bir kaç dakika Twitter’a bakmayı ihmal eden bir adam, güncel haberlerden uzak kaldığı için hayatını kaybetti.
Ne oldu, inanmadınız mı? İnanmayın tabi. Çünkü böyle bir şey asla olmaz.
Peki o zaman neden gündemden kopmaktan bu kadar korkuyoruz?
Aslında her konuda gündemi takip etmemek bazen daha iyi. “Yeni nesil ayfonlarıyla neler yapıyor!” hayıflanmasından bahsetmiyoruz elbette. Sadece, her konuda en güncel bilgilere sahip olmanın, çoğunlukla kendine has problemleri de beraberinde getirdiğinden bahsediyoruz. Ne kadar çok diziyi aynı anda takip etmeye çalışırsanız, boş vakitlerinizi o kadar tüketmiş olacaksınız mesela. Twitter, Facebook akışlarında gezdikçe, elalemin sosyal medya hesaplarını tarifsiz bir hırsla dikizledikçe mutsuz olacaksınız (Biz bunları hep söyledik efenim). Telefonunuz ağır gelmeye başlayacak ve gereğinden önce yenileyeceksiniz. İşte, keyif almanız gereken boş vakitlerinizi, hunharca katlettiniz bile.
Çağımıza ait bu garip geride kalma korkusuna, FOMO (Fear of Missing Out) diyorlar. Bir nevi takıntı bozukluğu.
Akıl sağlığınızı koruyabilmeniz için, bazen hayatı “akışına bırakmak” daha doğru (Türkçesi: Her şeyi de bilmeyin bir zahmet!) *:
Hem sağlığınızı korumak, hem de zenginlemek istiyorsanız, TV haberlerini, reklamları ve reklam programlarını seyretmemeniz lazım. Bir siyasetçinin dün söylediklerini duymasanız ne olur? Modadaki son değişiklikleri bilmesiniz? Yarışma programı seyretmeseniz? Son çıkan teknolojik aleti görmeseniz? Muhtemelen hiç bir şey olmaz. Çünkü gerçekten önemli bir olay yaşandığında, emin olun çevrenizden birileri bunu size anlatacak. Diplomat, general veya dünya lideri değilseniz; tabi felaketlere ait korkunç video görüntülerini görmenin, uzak ülkelerdeki olayları bilmenin hayatınıza hiç bir katkısı olmayacak. (Dünya lideriyseniz bir baksanıza, bir şey deneyeceğiz.)
Her şeyi öğrenmeye çalışmanın problemli tarafı şu: Bu işin sınırı yok. Asla bitmeyecek. Halbuki dünya üzerinde geçireceğiniz saatler sınırlı. İstisnasız hepimiz, her dakika ölüme yaklaşıyoruz. Dünya üzerinde, bu kadar değerli olan vaktinizle asla yetişemeyeceğiniz kadar çok olay gerçekleşiyor (Youtube’a her dakika 300 saatlik video yükleniyor).
Bir hikaye okurken, bir film seyrederken veya büyük bir etkinliği takip ederken, diğer işlere ayırabileceğiniz zamandan harcıyorsunuz. Bunu unutmayın.
Eğer işinize gerçekten yarayacak bir şeyle vakit geçiriyorsanız, devam edin; ama eğer sadece geride kalmama hissiyle o işe vakit ayırıyorsanız, bırakın gitsin.
Arada bir geride kalmanın mahsuru yok.