Düşünmemeyi Seçtiğimiz 14 Acı Gerçek

1. Hayat Kısa ve Yapacak Çok Şey Var

Dünyanın ömrüne baktığımızda, yaşamlarımızın aslında ne kadar da kısa olduğunu kolayca fark ederiz. Bunun daima farkında olmalı, önümüze çıkan fırsatları doğru değerlendirmeli ve hayatımızı dolu dolu yaşamalıyız.

2. Kaybetmek Hayatın Kaçınılmaz ve Gerekli Bir Parçası

Hiçbirimiz kaybetmeyi sevmiyoruz. Ama ne yazık ki, başarısızlığın hayatımızın bir parçası olduğu kaçınılmaz ve su götürmez bir gerçek. Kaybetmekten korksak da, sırf bu korkumuz yüzünden yeni mücadelelerden kaçamayız. Mağlubiyetin, sıklıkla başarının temel taşlarından biri olduğunu düşündüğümüzde, yüzleşilebilecek ve hatta pozitif anlamlar bile yüklenebilecek bir ihtimal olduğunu kavrayabiliriz.

3. Yaşımız Kaç Olursa Olsun, Öğreneceğimiz Şeyler Var

Çocuk da olsak, ergen de, yetişkin de olsak, ihtiyar da,; öğrenmenin beşikten mezara kadar uzanan kesintisiz bir süreç olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız. Yaşımız ilerledikçe, yeni bilgileri almakta ve yeni metodlara adapte olmakta başarısız olmaya başlarsak; hayat yarışında da geriye düşeceğimizi unutmamalıyız.

4. Kontrol Edemeyeceğimiz Birçok Faktör Var

Hayat yolculuğumuz, bir çok faktörden etkileniyor: Anne – babamız, doğum yerimiz, karşımıza çıkacak kişiler, sağlık durumumuz, diğerlerinin verdikleri kararlar… Bu faktörlerden bir çoğu direkt olarak kontrol edemeyeceğimiz konular. Önemli olan, zamanımızı, kabiliyetlerimizi ve enerjimizi; asla etki edemeyeceğimiz bu faktörleri düşünmekle ve değiştirmeye çalışmakla kaybetmememiz. Bunun yerine, seçim yapabileceğimiz anları doğru değerlendirmeye çalışırsak, hedeflerimizi açıkça belirler ve faydalı insanlarla zaman geçirmeye çalışırsak kazanan biz oluruz.

5. Bilgi ile İrfan Asla Aynı Şeyler Değil

Ömrümüzün büyük bölümünü bilgi edinerek ve veri toplayarak geçirmemiz mümkünse de, asla bunu bilgelik kazanmakla karıştırmamalıyız. Bir şeyler okumak ve teorik idealleri tartışmak, kazandırsa kazandırsa, bir konu hakkında filozofik bir anlayış kazandırır. Tecrübe ve pratik çalışmalarsa, başarılı bir hayata götürecek bilgelik seviyesini sağlar. Bilmek ve yapabilmek, çok farklı şeyler…

6. Hayatımızı Meşgul Geçirmemiz, Dolu Dolu Geçirdiğimizi Göstermez

Bazı insanlar vardır: Kayda değer hiçbir geitirisi olmayan projeler için yıllarını heba ederler. Gerçekten hepimiz bazen iş yükü içinde kendimizi “kaybolmuş” hisseder, bunu “elimizden geleni yaptığımız” şeklinde yorumlarız. Aslında verimli ve yararlı bir süreç geçirmek, herşeyden önce planlı ve programlı hareket etmeye ve zamanı doğru kullanmaya bağlıdır.

7. Değer Sağlamadan Hayatta Başarıya Ulaşmamız İmkansız

Elbette herkesin başarı tanımı birbirinden farklı ve elbette başarıya giden yollar birden fazla. Yine de başarılı olmak için yapmak gereken temel şeyler biliniyor. Başarılı, zengin, ünlü olmak istemekle, bunlara ulaşmak için yapmamız gerekenleri bilmek farklı şeyler. Değer sağlamadan başarılı olamazsınız. Alanınızda aranan yetenekler geliştirmeli ve bu yeteneklerinizi sürdürebilmelisiniz.

8. Düşünmek ile Yapmak Arasındaki Bariz Farkı Anlamalıyız

Sosyal, bilimsel ve teknolojik ilerlemeler için teori büyük önem taşıyor. Ama yüzyıllardır bilimin ilerleyişine baktığımızda, teoriden köken alarak pratik değerler ortaya koyabilen bilim adamlarının topluma çok daha faydalı olabildiğini görüyoruz. Bir başka deyişle, “kağıt üzerinde” doğru görünmesi, faydalı bir sonuç alabilmek için yeterli değil. Bu da, düşünmek ile yapmak arasındaki kapatılamaz farkı ortaya koyuyor. Harika fikirlerinizin olması yeterli değil, bu fikirleri uygulayabildiğiniz kadar başarılısınız.

9. Geçmiş Asla Değiştirilemez, Yalnızca Ondan Ders Alınabilir

Kaybetmek gibi, geçmiş tecrübelerimiz de hayatlarımızı planlamakta mihenk taşlarımız olarak görev alırlar. Geçmişte yaşadıklarımızı ve bunların hayatlarımıza etkisini asla değiştiremeyeceğimizi biliyoruz, ama bu olaylara nasıl tepki vereceğimizi ve bunlardan alacağımız dersleri kontrol edebiliriz.

10. Mutluluğumuzun Sorumluluğunu Almalıyız

Hepimizin hayali hayatımızın aşkını bulmak ve onunla ömür boyu mutlu bir hayat sürmek. Ama her ilişkinin kalp kırıklığıyla ve üzüntüyle bitmesi riski mevcut. Bu sonucun ortaya çıkabilecek olmasının asıl sebebi, ilişkiler konusunda sağlıksız bir bakış açısına sahip olarak, kalplerimizi ve mutluluklarımızı sevdiklerimizin avuçlarına bırakmamız. Bu oldukça zararlı bir düşünce şekli. Mutluluğunuzun sorumluluğu sizindir. Kendi değerinizin farkında olarak bir ilişkiye başlamanız, duygusal açıdan kendinizi daha güvende hissetmenizi sağlar ve muhtemel krıgınlıklarda yıkılmanızı önler.

11. Her Zaman Bizi Sevmeyen Birileri Olacak

Hayatın acı gerçeklerinden biri de bu: Ne yaparsak yapalım, kim olursak olalım, bizi de sevmeyen birileri olacak. Eğer bir önceki maddede bahsettiğimiz gibi, kendi değerimizi bilmiyor ve başkalarının hakkımızda söylediklerini gereğinden fazla önemsiyorsak, asla mutlu olamayız. Herkesi mutlu etmeye çalışmak, attığımız her adımda, karşımızdakini mutlu etmek için kendimizden ödün vermemize sebep olur. Bu da hedeflerimizden kopmamıza yol açar. Üstelik herkesi mutlu etmeye çalışsak bile sonuç değişmeyecek, her zaman bizi sevmeyen birileri olacak.

12. Hayatta Ne Verirsek, Onu Alırız

Hayat bir oyun gibidir: Hedefler belirler, onları kovalar ve çabalarımızın karşılığını almaya çalışırız. Genel bir kural şunu söyler: Sevgi, dostluk veya profesyonel yaşam, ortaya ne kadar çok şey koymaya hazırsak, karşılığında o kadar çok şey alırız. Zamanımızı ve emeğimizi, bir hedef uğruna harcamayı göze alıyorsak, belirli bir sürenin sonunda başarıya ulaşırız.

13. Yerimizde Saymak, Gelişmemize Engel Olur

Günlük yaşantılarımızın temel taşları olan bazı aktiviteler vardır. Bunlara yenilerini katmak ve zaman zaman konfor bölgemizin biraz dışına çıkabilmek, kişisel gelişimimiz için çok önemlidir. Unutmayalım: Büyümek, ancak gelişmekle ve dönüşmekle mümkündür. Amaçlı ve planlı bir değişim, başarıya götüren yolda sıçrama yapabilmemize yol açabilir.

14. Değişimin Göz Korkutucu Olduğunu ve Bizi Ürkütebileceğini Kabul Etmeliyiz

Hayatımızda değişikliklere giderken, kendine has bir koku ve ürperti hissetmemiz normaldir. Bu korkunun sebebi, daha önce hiç bulunmadığımız bir noktada bulunduğumuzu hissetmemizdir. Ancak uzun vadede bu değişiklikler, bize değer kazandıracak daha büyük değişimlere zemin hazırlarlar. Hayatımızdaki değişimlere %100 hazır olmamız imkansızdır. Bu sebeple değişime direnenlerin en sık kullandıkları bahane olan “Henüz hazır değilim” sözünün hiçbir anlamı yoktur. İlk çıkışta öne geçmek, bazen tek başına bile zaferi getirebilir.