“Küresel Isınırken” oynanacak son oyun: Golf
Son günlerin revaç konusu Küresel Isınma. Hâliyle bize de bir şeyler yazmak düşüyor. Bu yazıyı yazmak istememin sebebi, gazetede gözüme çarpan bir haberdi: “Türkiye’de golf sahaları için yılda 900 bin ton su harcanıyor.”
Haberi okuyunca açıkçası biraz kızdım. Ülkemizde her geçen gün bir göl, bir ırmak kururken, iki dakikalık eğlence için tonlarca su… Yazık, dedim. Bu kadarı da sorumsuzluk artık.
Hemen oturdum bilgisayarın başına. Aradım, taradım, etraflıca bilgi topladım. İşte size Golf’ün Türkiye’ye zararları ve Türkiye’nin gerçekten su zengini olup olmadığı hakkında bilgiler:
Golf’ün Zararları
1- Çok su harcanıyor:
Golf sporu için çok büyük çimenlik ve açık alan, çimenlerin uygun koşullarda tutulabilmesi için de çok fazla su gerekmektedir. Bu yüzden golf sporu İngiltere gibi bol yağışlı ülkelerde doğmuş ve daha sonra yine aynı yağış şartlarına sahip kuzey ülkelerinde yer bulmuştur. Uygun iklim şartlarında yapılabilen golf sahalarının, Türkiye gibi suyu zaten kısıtlı olan ülkelerde yapılması, doğaya olumsuz etkileri de beraberinde getirmektedir.
Bir golf sahası için, yılda hektar başına ortalama 10.000 ile 15.000 metreküp su gerekmektedir. 100 hektarlık bir golf sahasının bir yılda tüketeceği su miktarı yaklaşık 1 milyon metreküp olacaktır. Bu da 12.000 nüfuslu bir yerleşimin ortalama yıllık su tüketimine eşittir.
Birleşmiş Milletler’in verilerine göre tüm dünyada 1,5 milyardan fazla insan, sağlıklı içme suyuna ulaşamamaktadır Golf sahaları için bir günde tüketilen 660.000 tonu aşkın su, 4,7 milyar insanın günlük asgari su gereksinimine eşittir.
Türkiye’nin yıllık kullanılabilir su miktarı 112 milyar metreküp’tür. Bu suyun %70’i tarımsal sulama amaçlı, %10’u içme-kullanma suyu olarak, %20’si ise sanayi sektöründe kullanılmaktadır. Bu alanlara suyu zar zor yetiştirirken, bir de golf için pay ayırmaya çalışmak pek çok problemlere yol açabilir.
ABD gibi kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarının 16.000 metreküp olduğu ülkelerde bile golf sahalarının su kaynakları ve doğa üzerindeki olumsuz etkileri tartışılırken, kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarının yaklaşık 1500 metreküp olduğu Türkiye’nin bu konuda daha dikkatli olması gerekmez mi?
Golf sahaları ve tesisleri doğru planlandığında, ekonomiye katkıları vardır. Ancak WWF-Türkiye’ye göre; su kaynakları ve ormanlar gibi doğal kaynaklar üzerindeki etkileri değerlendirilmeden planlanan golf sahaları ve tesisleri doğaya zarar vermekte, su kaynaklarını miktar ve kalite açısından olumsuz etkilemekte ve işletim aşamasında önemli çevre problemlerine sebep olmaktadır. Dolayısıyla, golf yatırımları, yalnızca bir turistik ve ticari yatırım konusu olarak düşünülmemeli; doğal kaynaklarımızın kullanımının sürdürülebilirliği açısından da değerlendirilmelidir. WWF-Türkiye, golf sahalarının yer seçiminde, özellikle su kaynaklarının durumunun, bölgenin ekolojik yapısının ve tarımsal potansiyelinin büyük önem taşıdığını belirtmektedir.
2- Tarımdakinden fazla gübre gidiyor:
WWF-Türkiye Genel Müdürü Filiz Demirayak, golf sahalarının çok fazla su gereksiniminin yanı sıra çimenlerin yıl boyunca golf oynanabilecek durumda tutulabilmesi için de çok fazla miktarda kimyasal gübre ve ilaç kullanıldığına dikkati çekerek, şöyle diyor:
“Bir golf sahasının yıllık kimyasal gübre ve ilaç kullanımı, tarımda kullanılan miktarın altı katı daha fazladır. Bu kimyasal maddeler, daha sonra yer altına sızarak, yeraltı sularının veya çevredeki yüzey su kaynaklarının kirlenmesine sebep olmaktadır. Bu durum uzun vadede, zaten çok sınırlı olan su kaynaklarımız, kirlenerek, içme suyu temininde ve tarımsal sulamada ciddi problemler yaşamamıza sebep olabilir…”
Türkiye gerçekten su zengini mi?
Bir ülkenin su zengini sayılabilmesi için, kişi başına düşen yıllık su miktarı, en az 8000 ile 10.000 metreküp arasında olmalıdır.
Kişi başına düşen ortalama 1500 metreküplük kullanılabilir su miktarıyla Türkiye, su fakiri ülkeler arasındadır. Bu durum göz önüne alındığında, büyük su kaynaklarına sahip olmadığımız açıkça görülebilir.
DSİ Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, 2030 yılında su kaynaklarımızın %100 verimle kullanılacağı tahmin ediliyor. Bu durum da, tedbir alınmadığı takdirde su krizlerine sebep olabilir.
Bu yazı hazırlanırken WWF-Türkiye’nin websitesinden yararlanılmıştır.