Emeklilik Reklamı
Geçen gün birkaç dakikalığına bir yere gittim. Orada açık bir televizyon vardı. Ortamdaki havadan kopmuş olacağım dikkatimi bir reklam çekti. Reklam bir tiyatro sahnesinde geçiyordu. Şu ilkokul yıl sonu etkinliklerinin geçtiği türden bir sahne. Ana öğe de çocuklardı. Herbiri farklı kostümler giymişlerdi ve büyüdüklerinde ne olmak istediklerini anlatıyorlardı:
“Ben büyüğünce doktor olacağım. Hastalarıma bakacağım.”
“Ben büyüyünce astronot olacağım. Uzaya çıkacağım”
Birkaç ‘idealist’ çocuktan sonra 50li yaşlardaki giyim marka yüzleri gibi giyinmiş pantolon, gömlek ve omuzlara atılmış hırkası ile bir çocuk çıktı ve şunları söyledi:
“Ben büyüğünce emekli olacağım. Çalışmadan, oturduğum yerden para kazanacağım.”
Ne yalan söyliyeyim ilk başta ebeveynlerin şaşıracaklarını ya da dış sesin bu vahim tabloya değinmesini bekledim ama şaşıran ben oldum. Ebeveynler bırakın yadırgamayı ayakta alkışladılar hem de topluca. Dış ses de filan bankanın emeklilik fonunun müşterilerine ilerde neler vereceğinden söz etti.
Bu olayı birkaç boyutta ele alırsak;
- Oturduğu yerden para kazanma fikri müspet bir tutum olarak vurgulanıyor,
- Emeklilik doktorluktan, astronotluktan daha akılcı bir seçim gibi sunuluyor,
- Emekliliği bir çocuğun ideali şeklinde gösteriliyor,
- Hepsinin sonunda da bütün ebeveynler bunu gururla ayakta alkışlıyorlar.
Bu tabloyu kızışan emeklilik rekabetinin ya da ‘üretken’ reklamcıların bir meyvesi (!) midir bilemiyoruz. Ancak bildiğimiz bir şey var: O da değer sistemlerimizin alt-üst olduğudur.
Herkesin oturduğu, hatta yattığı yerden para kazanmayı hedeflediği bir ortamda, çalışmanın “ederi” gittikçe azalır ne yazık ki.
Guzel bir tespit…