Huzur, Mutluluk ve Sorumluluk
Sıcak, güzel bir Temmuz sabahıydı. Dinlendirici bir sessizlik vardı.
Cemil çok mutlu bir aile babasıydı. Gerçi çocukları yoktu ama sorumluluklarını bilen bir kocaydı.
İşte olduğu sürece hanımı mutlu olsun diye hanımının arkadaşlarına bırakıyor, dönüşte de alıyordu. Bazen de yurt veya şehir dışı seyahatlerine çıkıyorlardı.
Gören ikisinin de mutlu olduğunu hemen anlardı. Bu da Cemil’in istediği şeydi. Hep mutlu olma arzusundaydı o. Temenni ve beklentisi bu yöndeydi. Tek kelime: “Mutluluk”
Mahalledeki, hatta ilçe hudutları dışındakiler bile onların anlaşmalarına hayrandı. Dillere destan, gönüllere gülistan olmuşlardı.
Cemil sorumluluk sahibiydi. Sorumluluklarını bilirdi. Fakat sanki o gün bir sorumluluğunu unutmuştu. Sevgili, tuti dilli, bülbül sesi karısı ona bunu hatırlattı.
-Cemiiil!!! Bulaşıkları yıkamadan nereye kayboldun, kahrolasıca?