Türkiye’de Yabancı Dizi Akımı
Hepimizin bildiği gibi, ülkemizde son zamanlarda bir yabancı dizi akımı, almış başını gidiyor. Özellikle Türkçe dizi-film sitelerinde büyük bir artış oldu. Tabii bu dizilerin izlenilmesini mümkün kılan altyazı sitelerindeki hit artışını da unutmamak gerekir.
Aslında yabancı diziler, ülkemizde çok önceden de izleniyordu. Ancak bunlar, pembe diziler olarak bildiğimiz, Dallas, Yalan Rüzgarı gibi, daha çok ev hanımlarının izlediği dizilerdi :). Yeni moda dizi akımındaki dizilerin içeriği ve kurgusu ise, eski dizilerin çok çok üstünde.
Bu akımın en büyük öncülerinden biri olan diziyle başlayayım: Lost. Senaryosu, kurgusu ve oyunculuğuyla gerçekten harika bir dizi. Konuyu kısaca özetlemek gerekirse Avusturalya’dan Los Angeles’a doğru giden bir uçağın bir adaya düşmesinden sonra, sağ kalan 40 yolcunun o adada yaşadıkları anlatılıyor. Lost dizisi, gizem üstüne kurulu bir dizi. Bu yüzden izleyiciyi kendine çekiyor. Ortaya sürekli cevaplanamayan sorular atarak, izleyiciyi bağlama yöntemlerinin belki de en etkilisini kullanıyor. Gizemli yazılar, yaratıklar, mekânlar vesaire.
Herhalde hepimiz, şu 4 8 15 16 23 42 sayı dizisi olayını duymuşuzdur. Lost dizisi ve bu sayılar, ülkemizde o kadar çok konuşuldu ki; bir Turkcell reklamında bile, bu rakamlar boy gösterdi (İŞTECELL). Bu olay ülkemizin bu diziye olan bağlılığının en büyük göstergesidir :). O sayıların gerçek olayını kısa bir özetle anlatayım: Güya bir bilim adamı (!) tarafından uydurulmuş, gizemli içeriği olan bir sayı dizisi bu. Lost dizisinde de bir takım mistik olaylar, bu sayıyla ilişkili olarak cereyan ediyor. “Haa… Bu bununla bağlantılıymış. Bak, bak, bak…” demek, seyirciyi heyecanlandırıyor ve diziyi çekici kılıyor.
Dizi elbette ki sırf gizemli ve mistik olaylarla sınırlı değil. Aksiyon ve dram da diziye işlemiş durumda. Hatta komedi bile (az da olsa) mevcut. Lost dizisinin yükselmesindeki en büyük sebeplerden biri de şüphesiz senaryosu, dizideki karakterlerin bu senaryoya tam uyması ve diziyi daha bir gizemli hala getirmek için karakterler arasında kurulan bağlar. Aslında karakterlerin hemen hemen hepsi, birbiriyle bağlı ve daha önce karşılaşmışlar. Düşünün; hepsi daha önce bir şekilde birbirlerini görmüşler ve ne tesadüf, aynı adaya düşmüşler. Nasıl? Tuhaf değil mi?
Lost dizisini epey uzattık. Başka pek çok dizi var ama hepsini tek tek anlatmaya kalksam kitap olur :). Diğer dizilerden Prison Break, CSI Miami gibi dizileri, aksiyon-polisiye dizilerine örnek olarak verebiliriz. Bu dizilerin izleyiciyi çekme sebebi ise gizemden çok aksiyon, izleyiciyi şaşırtan olaylar ve şüphesiz muhteşem kurguları. Bütün bu diziler, izleyiciyi her bölüm sonu “Vay be”, “Ben ne izledim böyle?” gibi cümlelerle baş başa bırakan ve bir sonraki bölümü çıldırırcasına beklenen dizilerdendir.
Sözün kısası, bu yazıdaki asıl amacım bugünlerin dizi akımını tanıtmaktı. Türkiye’nin yabancı dizilere kaymasının en büyük sebebinin Türk dizileri olduğunu belirtmek isterim. Ağa, aşiret, mafya dizileri izleyiciyi o kadar baydı ki yeni kan aradılar ve yabancı dizileri keşfettiler. Elbette ki Türk dizilerindeki bütçe azlığı da, bir takım marjinal dizilerin ortaya çıkmasında büyük engel teşkil etmekte.Yine de güzel fikirler “üretilmeli”, çalınmamalı. Türk dizi dünyası bu derece kötüyken ben de size yabancı dizileri tavsiye ediyorum. Hepsi olmasa da “sağlam” olanları son derece fazla. Başka bir yazıda görüşmek dileğiyle :).
uzay yolu pembe dizi değildi. bugünün en önemli farkı internet sâyesinde yayınlandığı gün seyredebilmemiz. ayrıca popülerlikte heroes, prison break’ten önce gelir.
Evet heroes’u bende atlamışım.Ancak dediğim gibi asıl konu akımı tanıtmak diziyi değil.