“Ekmek yoksa, pasta yesinler!”
Marie Antoinette, açlıktan kıvranan yoksulların şikayetleri üzerine verdiği söylenen cevapla ünlüdür: “Qu’ils mangent de la brioche.- Ekmek yoksa, pasta yesinler.“ Bu sözler neden ün kazandırdı ona? Çünkü soğuk nevalenin ve kalpsizin biriydi; değil mi?
Ama aslında böyle bir şey söylemedi. Korkarım söylediklerinin, bize aktarılanlarla ilgisi yoktu.
Tam ismi Josephe Jeanne Marie Antoinette von Habsburg-Lorraine olan Marie Antoinette, Fransa Kraliçesi ve Avusturya arşidüşesidir. Henüz 14 yaşındayken XVI. Louis ile evlenir. Fransız İhtilali esnasında “Vatan Hainliği” suçlamasıyla giyotine mahkûm edilir ve 1793’te idam edilir.
Adının sıkça anılmasına sebep, söylediği iddia edilen “Ekmek yoksa, pasta yesinler.” sözüdür. Sözün müthiş bir derinliği olduğu elbette su götürmezdir ve yeri geldiğinde “Halkını anlamayan idareci”yi, yeri geldiğinde “fakiri anlamayan zengin”i tanımlarken kullanılır. Düşünülünce “Vay be!” dedirtir, Fransız İhtilali’nin neden yapıldığını gösterir gibi olur.
Hemen her etkileyici söz gibi, bu sözle ilgili de ciddi bir problem vardır: Sözün Marie Antoinette’ye ait olduğu kesin değildir. Hatta onun söylediğini gösterir en ufak bir işaret bile yoktur.
Bu sözün kaynağını bulmak araştırmacıları yıllarca uğraştırır, ama sonunda biri başarır. İnatçı bir adam; Rousseau’nun bir çok şeyi itiraf ettiği o tuğla gibi kalın kitabı, İtiraflar’ı baştan sona okur ve Rousseau’nun o sözleri “genç bir prenses”e mal ettiğini bulur. Anlaşılan Rousseau, başkasının ardından konuşmayı sevmemektedir, çünkü kitapta çok az isme rastlanır. Hasılı bu soğuk nevalenin, kalpsiz kadının kim olduğu da kitapta yer almaz. Ama bu sözlerin söylendiği varsayılan dönemde henüz doğmamış olduğundan, bu kişi Marie Antoinette olamaz.
Peki neden Marie? İnsanların onunla ne alıp veremediği olabilir ki?
Bu sorunun cevabı kesin olarak bilinmese de, fikir yürütenler vardır. Kimisi Fransız İhtilali’nde idam edildiğini hatırlatarak, “İşte ihtilal sizi kimlerin elinden kurtardı!” denmek istendiğini fısıldar.
Halbuki ekmek kıtlığından haberi olduğunda, Marie Antoinette şöyle yazmıştır:
“Kendi bahtsızlıklarına rağmen bizlere böylesine iyi davranan bu insanları gördükçe, onların mutluluğu için kesinlikle daha sıkı çalışmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu gerçeği kral da görmektedir. Kendi adıma konuşmam gerekirse, taç giydiğim günü (yüz yıl bile yaşasam) hayat boyu unutmayacağım.”
Bir yanda kalpsiz bir kraliçe, bir tarafta halkını düşünen bir asilzade. İki sözün aynı insandan çıkmadığını anlamak zor değildir.
Her zaman olduğu gibi, tarihi kazananlar yazar; Marie Antoinette beyinlerde yerini alır:
Ekmek bulamıyorlarsa, pasta yesinler!
Marie Antoniette’yle ilgili biyografide Vikipedi‘den yararlanılmıştır.
Kazananların yazdığı tarihin gerisinde yatan gerçekleri arayacak kadar cesaretli insanların varlığı, kazanımı hile ile karıştıranlara ibret verebilir mi bilemiyorum, ama bahtsız kraliçe Antoniette hakkında bunları düşünen birilerinin varlığını görmek güzel… 14 yaşında ailesi tarafından bir piyon gibi evlendirilmiş fakat piyonluğunu bile yapamayacak kadar apolitik birinin kralın atağındaki hain olarak günah keçisi seçimesi tarihte ne ilk ne de son, yine de dokuz köyden kovulmayı göze alabilen birileri olduğunda dünyanın daha yaşanası olduğunu düşünüyorum ve yaduklarınıza katılıyorum; malesef kazananların yazdığı tarih yanılsamalarla dolu…
talihsiz bir kraliceye bunların mal edilmesi oldukca normal. hayatını okudum ve ve hayran kaldım bu kadar cesaret fazla